
AKP hükümeti referandum sürecinde işçi ve emekçilerin gözünü boyamak için çeşitli kampanyalar öne sürmüştü. “Milli İstihdam Seferberliği” adı altında şaşaalı reklamlarla işçi ve emekçilere “müjde” verildi. AKP’nin derdi referandum sürecinde işsizlik oranlarını “düşürerek” işçi ve emekçileri tek adam rejimine ikna etmekti. Bakanların çeşitli açıklamalarından da biliyorduk ki, işçi sınıfının uzun yıllardır mücadele ile elde ettiği kazanımlara saldırmak için referandum sürecinin “başarıyla” atlatılması bekleniyordu. Aynı şekilde pek çok fabrikanın işçi çıkarma hazırlığında olduğunu ama bu planları hayata geçirmek için referandumun geçmesini beklediğini biliyorduk.
Referandum geçti, patronların önünde hiçbir engel kalmadı! Örneğin çalıştığım işyerinde referandumun hemen ertesi gün 70 işçinin çıkarılacağı duyuruldu. Resmi rakamlarla bile işsizlik oranı %13’e yükselmişken, yeni işten atmalarla bu oran artmaya devam edecektir. Fabrikalarda işçi çıkarmalar karşısında vereceğimiz tepkiler, bu tepkileri büyütmek önemlidir. Ancak işçi ve emekçilere dönük topyekûn bir saldırı söz konusudur ve bu saldırılara ancak topyekûn bir mücadele ile karşı koyabiliriz.
İşte yaklaşmakta olan 1 Mayıs, işçi sınıfının tüm bu saldırılara karşı tepkisini alanlara çıkarak ortaya koyacağı bir mücadele günüdür. Geçmişten günümüze işçi sınıfı ağır bedeller ödeyerek 1 Mayıs geleneğine sahip çıkmıştır, çıkacaktır. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşlara, faşist tırmanışa, işsizliğe, kıdem tazminatının gaspına, iş cinayetlerine, dur demek ve mücadeleyi büyütmek için 1 Mayıs’a sahip çıkalım.
İşten atmalara HAYIR!
Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!