Ben bir matbaa işçisiyim. Geçenlerde patron bir toplantı yaptı tüm işçilerle. Tüm dünyada kriz olduğunu, Amerika’da bile birçok banka ve şirketin battığını söyledi. Bu yüzden şirkette de işlerin kötü olduğunu, zor bela sipariş bulup getirdiğinden bahsetti. Biz işçiler de yeterince kendimizi işe vermiyor, kaliteyi önemsemiyormuşuz. Patron sürekli bizi takip ediyor ve işi nasıl “savsakladığımızı” görüyormuş, iki üç kişi birden tuvalete gidiyormuşuz. “Siz eşcinsel misiniz? İki üç kişi birden niye tuvalete gidiyorsunuz?” diyecek kadar aşağılaşarak bağırıp çağırıyor bize. Oysa üretim bölümlerinin hepsi kimyasallarla çalışıyor, bu yüzden tuvalet ihtiyacı dışında da tuvalete gitmek çok normal.
Gerçekte ise biz işçilerin bir araya gelmesini istemiyor. Çünkü sorunlarımızı konuşuruz, çözüm bulmaya çalışırız diye korkuyor. Evet, dünyada ve Türkiye’de kriz olduğu doğru ama bunun sorumlusu biz işçiler değiliz. Bunun sorumlusu bu saçma kapitalist sistemdir. Plansız, düzensiz üretim olduğu sürece kriz hep olacaktır. Bu tarz toplantıları bütün patronlar yapıyor, çünkü onlar işçi sınıfının gücünden korkuyorlar. Biz işçiler bilinçli ve örgütlü olursak haklarımızı koparmak için mücadele ederiz. İşte korktukları budur.