
AKP hükümeti patronların kârlarını arttırabilmeleri için bugüne kadar birçok teşvik programı uyguladı. Teşvikler kapsamında birçok kentte asgari ücretli işçinin sigorta priminin işveren payı devlet tarafından karşılandı, fabrika kurmak isteyen patronlara arazi ve kredi sunuldu, işbaşı eğitim programı adı altında 6 ay boyunca işçi ücretleri patronun cebinden bir kuruş çıkmadan İŞKUR tarafından ödendi, işçiler için yapılan masraflar da vergi matrahından düşüldü, işe alınan işçi 6 ayını doldurunca 3,5 yıl boyunca SGK primi SGK tarafından ödendi… Patronlara teşvik adı altında uygulamaya sokulan bu programların istihdamı arttıracağı, işsizliği düşüreceği açıklanmıştı. Teşviklerin İŞKUR ve SGK tarafından karşılanması, bu gerekçeyle işsizlik fonunun yağmalanması haklı gösterilmeye çalışılmıştı. Ancak tüm teşviklere rağmen işsizliğin azalmadığı, sigortalı işçi sayısında ciddi bir düşme meydana geldiği ortaya çıktı.
Sosyal Güvenlik Kurumunun 9 Mayısta açıkladığı aylık sigortalı istatistiklerine göre, sigortalı sayısı Aralık 2016 ile Şubat 2017 arasında 257 bin kişi azaldı. SGK verilerine göre Aralık 2016’da 21 milyon 132 bin olan toplam sigortalı sayısı, Şubat 2017’de 20 milyon 874 bine geriledi. Bizzat TÜİK verilerine göre ise, işsiz sayısı 4 milyona yaklaşmış durumda.
Sigortalı istihdamda 4-A statüsünde (ücretli çalışanlar, işçiler) çalışanların sayısında 236 bin 700 kişilik azalma, 4-B statüsünde (kendi hesabına) çalışanların sayısında 4 bin 200 kişilik azalma, 4-C statüsünde (memur, kamu çalışanı) çalışanların sayısında ise 16 bin 400 kişilik azalma meydana geldi.
SGK’nın istatistikleri, AKP hükümetinin özellikle 2008’den bu yana daha sık uyguladığı teşviklere rağmen sigortalı sayısının 3 aylık dönemde ciddi oranda azaldığını gösteriyor. İşçilerin işsizlik fonundan yararlanmasını çeşitli zorluklar çıkararak kısıtlayan hükümet, patronlar için kesenin ağzını sonuna kadar açtı. İşçinin alın terini, emeğini, iş güvencesini patronlara teşvik olarak sundu.
AKP hükümeti, referandum sürecinde işsiz sayısını düşürmek için Şubat ayından itibaren geçerli olmak üzere “istihdam seferberliği” adı altında bir uygulama başlattı. Şimdiye kadarki teşviklerden daha kapsamlı olan bu “seferberlik” düzenlemesinin sloganı “İstihdam Sizden, Sigorta ve Vergi Bizden”…
Hükümetin kampanyası kapsamında “iş dünyasına” yani patronlara sunulan “fırsatlar”, sermayenin ağzını sulandıracak nitelikte. İstihdam seferberliğini tanıtmak için açılan web sitesinde kampanya tanıtılıyor ve kaynak olarak yine işsizlik fonu gösteriliyor: “İstihdam Seferberliği kapsamında işbaşı eğitimine katılanların; net asgari ücret tutarındaki maaşı ile iş kazası, meslek hastalıkları ve genel sağlık sigortası primleri İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.” Görüldüğü gibi işsizlik fonunun patronlara nasıl da peşkeş çekildiği açıkça ifade ediliyor.
Önceki teşviklerle istihdam yaratılamadığı, SGK istatistikleri tarafından ortaya konuldu. Dünya genelinde sürmekte olan ve Türkiye’yi teğet geçtiği iddia edilse de doğrudan etkileyen krizin sürdüğü bir dönemde, bu tür adımların istihdamı arttırmayacağı açık. İşsizliği önlemek bahanesiyle atılan bu adımlar sermayedarları krizden kurtarmayı amaçlıyor. Teşvikleri alan sermayedarlarsa, krizin faturasını işçilere kesmekten, işçileri kapı önüne koymaktan çekinmiyorlar. Nitekim referandum öncesinde planlanan işten çıkarmalar yaygın olarak gerçekleşmemiş, hükümetin baskılarıyla ertelenmişti. Birçok fabrikada üretimin yavaşladığı, bazı bölümlerin kapatıldığı biliniyor. Referandumun ardından işten çıkarmalar artmaya başladı. Bazı büyük işletmelerde işçilerin “gönüllü” olarak işten çıkmaları teşvik ediliyor. Gönüllülerle birlikte istenilen sayıya ulaşılamazsa başka işçiler de listeye ekleniyor.
İşsizlik rakamlarının artmakta olduğu önceki araştırma raporları tarafından gözler önüne serilmişti. Sermayenin yararına yapılan düzenlemeler, işçiyi daha fazla açlığın ve yoksulluğun girdabına itiyor. İşçiler patronlar sınıfının istihdam yalanlarına kanmamalı, işten çıkarmalara ve hak gasplarına karşı mücadeleyi yükseltmelidirler.