
17 Kasım 2016’da Şiirt’in Şirvan ilçesinde Ciner Holding’e bağlı Park Elektrik şirketine ait açık maden işletmesinde şev kayması gerçekleşmiş ve 16 işçi yaşamını yitirmişti. İşçilerin cenazeleri günlerce toprak altında kalmış, tüm yetkililer olayın aşırı yağmur nedeniyle gerçekleştiğini ve öngörülemeyen bir doğal afet olduğunu iddia etmişlerdi. Katliamın ardından açılan davada taksirle birden çok kişinin ölümüne neden olmak gerekçesiyle yargılanan 7’si tutuklu 11 sanık yine aynı yalanlara sarıldı. Tıpkı daha önce yaşanan katliamlarda olduğu gibi Yargı asıl suçluları korudu. Davanın 18 Mayısta gerçekleşen ilk duruşmasında mahkeme tüm sanıkların tahliyesine karar verdi.
Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında işçilerin aileleri, ölen yakınlarının hesabının sorulmasını istedi. Ancak pek çoğu duruşma salonunun küçük olması gerekçesiyle içeri alınmayan aileler, sanıkların tümünün tahliyesi ile bir kez daha acıya boğuldular. Siirt Barosunun davaya müdahil olma talebinin “suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddedilmesi de mahkemenin taraflı davrandığını ayan beyan ortaya koyuyor.
İfade veren işletme müdürü Mehmet Oğuz ve diğer sanıklar maden sahasında çatlak olmadığını, olayın öngörülemeyen bir doğal afet olduğunu ileri sürdüler, tahliyelerini istediler. Acı içindeki ailelerse iki ay önce maden sahasına gittiklerini ve çatlağı gözleriyle gördüklerini dile getirdiler. Üstelik bilirkişi raporları da ailelerin beyanlarını doğruluyor. Ancak mahkeme bilirkişi raporlarının hazırlanmasını bile beklemeden sanıkları tahliye etti. Tahliye gerekçesi olarak sanıkların uzun tutukluluk sürelerini ve kaçma şüphesi bulunmamasını gösterdi. Duruşmayı 30 Kasım gibi geç bir tarihe erteledi.
İşçilerin can verdiği katliamlar karşısında egemenlerin takındığı bu pervasız tutum işçilerin örgütlenmekten başka bir çaresi olmadığını gösteriyor. İş cinayetlerinden, sadece kârlarını düşünen patronlardan, onların hizmetindeki Yargıdan, “kader”, “fıtrat” diyen iktidardan, “büyük Türkiye” masallarını yayan medyadan, kısacası bu sömürü düzeninden kurtulmak için önce örgütsüzlük belasından kurtulmak gerekiyor.