Geçtiğimiz haftalarda kutlanan anneler gününde, annelerin ne kadar değerli olduğunu sermaye medyasından siyasetçisine herkes dile getirdi. Cennetin annelerin ayakları altına serildiği tekrarlandı, annelerin çocuklarına verdiği emekten bahsedildi, anneler hakkında yazılan şiirler, şarkılar derken tüm medyayı birkaç günlüğüne bu konu kapladı. Annelerimizin her şeyin en iyisine layık olduğunu ve en güzel hediyeyi almamız gerektiğini söyleyen reklamlar bir ay öncesinden resmen beynimize enjekte edildi. Peki, patronlar sınıfının, medyasının, siyasetçisinin gerçekten annelerimize değer verdiğini mi düşünmeliyiz? Tabi ki hayır. Patronlar sınıfının ikiyüzlülüğüne hiçbir zaman kanmamalıyız.
Sermaye sınıfı, annelerimizi reklamlarda yere göğe sığdıramazken, çalışma yaşamında insanlık dışı koşullara mahkûm etmektedir. Bir yandan annelik kutsaldır deyip, diğer yandan onları gece vardiyasına mahkûm edip kundaktaki çocuğundan ayrı koymaktan geri durmamaktadır. Annelerin çocuklarına sağlıklı bir şekilde bakabilmeleri için kreş, geçinilebilir ücret, daha az çalışma saatleri gibi haklarını vermemektedir. Bu ikiyüzlülük değil de nedir? Patronlar sınıfı, annelerimize uzayan iş saatlerini, taşeronlaştırmayı, düşük ücretleri, iş cinayetlerini, savaşları reva görüyorlar. Onlar bize küçük hediyelerle mutlu olmamızı söylerken, kendileri dünyanın geri kalan tüm güzelliklerine el koyuyorlar. Biz işçiler bu ikiyüzlülüğü reddediyoruz. Bu dünyadaki her şeyi biz üretiyoruz. Ve bu her dalı yemiş dolu dünyayı insanca yaşanabilir kılacak tek güç de biziz. Sermaye sınıfının tüm oyunlarını ve zalimliklerini, umutsuzluğa düşmeden, azimle çalışıp tüm işçi kardeşlerimize teşhir edeceğiz. Sınıfsız, sömürüsüz günler elbet gelecek. Yeter ki sermayenin ikiyüzlülüğüne karşı uyanık olalım ve örgütlü mücadelemizi yükseltelim!