
İşyerinde işçi arkadaşlarımla sohbetler bir şekilde kıdem tazminatının fona devredilmesine geliyor. İşçilerin gündeminin yoğunlaştığı konu kıdem tazminatının fona devri planları. Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “İşilere müjde! Bir gün bile çalışsalar kıdem tazminatı almayı hak edecekler” diyor ve ekliyor: “Kıdem Tazminatından İşçilerin %80’i mağdur oluyor tazminatlarını alamıyor. Biz devlet olarak bu durumu sona erdireceğiz.”
Hükümet madem işçilerin mağduriyetine sözüm ona üzülüyor, 15 seneden beri iktidardalar niye bu mağduriyeti gidermediler? Bunun başka bir yolu yok mu, mağduriyetin sona ermesi için illa kıdem tazminatının fona devri mi gerekiyor? Biz işçiler bu fonun nasıl gündeme geldiğini, hangi temellerde, kimin ihtiyacını karşılayacağını doğru tespit etmeliyiz.
İşçiler böyle bir talepte bulundular da sermaye ve iktidar sıkışıp fonu kabul etmek zorunda mı kaldı. Şu anda işçilerin böyle bir talebi yok. Bunu işçilerin gündemine hükümet soktu. O zaman kimin talebi? Tabi ki patronların! Şunu çok iyi biliyoruz ki kıdem tazminatı ekonomik olarak patronlar için kârların azalması demek. Ne hikmetse Çalışma Bakanı hem “işçi mağdur oluyor” diyor hem de tazminatın patronlar için büyük bir yük olduğunu söylüyor. Yani geçmiş dönemlerde olduğu gibi sermaye sınıfı iktidara basınç uyguluyor, iktidar da patronları temsil ettiği, patronlar sınıfının bir parçası olduğu için onların taleplerini yerine getiriyor. AKP, işçileri kandırıp patronların talebi olan kıdem tazminatının fona devrini çok matahmış gibi anlatıyor.
Bilinçli ve mücadeleci işçiler olarak şu sorularımıza cevap var mı? Nasıl bir fon olacak, kim denetleyecek? Fonun başında kimler olacak? İşçiler ne zaman paralarını alacak? Tazminatlarımız nasıl hesaplanacak? Bunlar bilinmiyor. Neyi biliyoruz? Sözde bir gün bile çalışsak kıdem tazminatı alacağız!” İş güvencesi olmaktan çıkarılmış, kuşa çevrilmiş üç kuruş para değil, kıdem tazminatı hakkımızı istiyorsak bu yalana kanmamalı, kıdemimize sahip çıkmalı, hakkımızı savunmalıyız.