
Çalıştığım fabrikada işçi arkadaşlarımızın bazıları eşleriyle birlikte çalışıyorlar. Bir gün eşi yeni doğum yapmış arkadaşımızın müdürle yaptığı bir konuşmaya tanık oldum. Eşi doğum öncesi ve sonrası izinlerini kullanmış. İzni bitince de çocuğa bakacak kimseyi bulamamışlar. O da eşinin yılık iznini de kullanabilmesi için neredeyse fabrika müdürüne yalvarıyordu. En azından kendi annesi köyden gelinceye kadar izin almaya çalışıyordu. Fabrika müdürünün tavrı işçi sınıfının kadınlarının nasıl ezilip, sömürüldüğünü, biz kadınlar için anneliğin nasıl cezaya dönüştüğünü gösteriyor. Müdür: “Kabul etmiyorum, zaten altı aydır yok! Neredeyse bir senedir eşin işe gelmiyor. Olmaz kardeşim, yarın işe gelsin!” dedi. Arkadaşımız “Çocuğu kime bırakacağız? Yapmayın, etmeyin” dese de nafile. Eşinin hakkı olan yıllık izni bile alamadı.
Bizim fabrikanın müdürünün de çocukları var. Ama sermaye düzeniyle öylesine bütünleşmiş ki insanlığını unutmuş. Tepemizdeki iktidar sahipleri 3 çocuk, 5 çocuk siparişleri veriyor. Patronlar ve temsilcileri hamile kadına işyerlerinde tahammül edemiyorlar. Onları fazlalık olarak görüyorlar. Bu olay bana genç bir erkek işçiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yaşadığımız bir tartışmayı hatırlattı. O gün bu genç arkadaşıma 8 Mart’ın niye bizim için “dünya kadınlar günü” değil de “dünya emekçi kadınlar günü” olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Ama onu ikna edememiştim. Bu genç arkadaşımız “bütün kadınlar aynıdır, siz birbirinizi ayırıyorsunuz, ayrımcılık yapıyorsunuz” demişti. Onun da bir işçi kadın ile patronlar sınıfının kadınları arasındaki bu farkı gözleriyle görmesini çok istedim.
İşçi kadınların bu düzende hem işçi olmaktan hem kadın olmaktan dolayı çifte ezildiği ortada. Yaşadığımız sorunlar bunlardan ibaret de değil. Peki, biz bu sorunları nasıl çözeceğiz? İşte ona dair emekçi kadın arkadaşlarımıza söyleyecek çok sözümüz var. Bu düzen böyle gitmez, gel sen de katıl mücadeleye. Örgütlü ve bilinçli yaşayıp mücadele etmekten başka çıkış yolu yok. Bize kulak verirsen birlikte daha güçlü oluruz. Kadın işçiler bir güvense kendine, yer yerinden oynar.