
Geçtiğimiz günlerde uluslararası inşaat sektörü dergisi ENR (Engineering New Record), müteahhitlerin ülkeleri dışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri esas alarak 2016 yılı için dünyanın en büyük 250 müteahhidi listesini yayımladı. Türkiye’den de 40 inşaat firması, dünyanın en büyük müteahhitleri arasına girdi. Söz konusu listeye son beş yıldır Türkiye’den en az 40 inşaat firması giriyor. Bu rakamla Türkiye, 60’ın üzerinde şirketle listenin ilk sırasında yer alan Çin’in hemen arkasından ikinci sırada yer alıyor. ABD, Türkiye’nin ardından üçüncü sırada.
İktidardakiler bu duruma “büyüme” diyorlar ve bundan gurur duymamızı istiyorlar. Oysa bu bir tuzaktır. İnşaat şirketlerinin büyümesi Türkiye’de işçilerin ücretlerinin, refahının, iş olanaklarının artması anlamına gelmiyor. Türkiye’den listeye giren firmaların siciline baktığımızda uluslararası firmalar arasında elde ettikleri “başarıyı” nasıl yakaladıklarını, zenginliklerini nasıl büyüttüklerini rahatlıkla görebiliriz. Listeye ilk sıralardan giren firmalar arasında Polimeks, Renaissance, Ant Yapı, Yapı Merkezi, Çalık, Tekfen ve Limak bulunuyor. Bu firmalar en küçük toprak parçasını bile beton ve gökdelenle kaplıyor, işçilerin yaşamını düşük ücret, iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla karartıyorlar. Son yıllarda büyük ihaleler, doğa katliamları ve iş cinayetleriyle çok sık gündeme gelen Kolin ve Cengiz İnşaat da listede yer alıyor.
Cengiz Holding’in sermayesini şimdiye kadar kaç işçinin canı ve kanı üzerinden büyüttüğüne baktığımızda, sadece kayıtlara yansıyan veriler üç haneyi aşıyor. 3. havalimanı projesini de alan firmalar arasında olan bu holding madencilik, inşaat, enerji turizm gibi pek çok alanda faaliyet gösteriyor. AKP’nin iktidara gelmesiyle bir anda ihya olan Cengiz Holding, iş cinayetleriyle sık sık gündeme geliyor. Doğayı tahrip eden Eti Bakır, Eti Alüminyum gibi şirketler de bu gruba ait. UİD-DER’in web sitesinde yer alan bir haberde, bu holdingin sicilinin ne derece kabarık olduğu verilerle gösteriliyor. (http://uidder.org/yine_doga_katliami_yine_cengiz_holding.htm [1])
Özellikle AKP’nin iktidara gelmesiyle palazlanan bu sermaye grupları, diğer tüm para babaları gibi, iş güvenliğini maliyet olarak görüyor, AKP'nin yolu açmasıyla girebildiği her yere giriyor. Örneğin sıkça iş kazalarıyla gündeme gelen 3. havalimanı inşaatının ihalesini, Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon Ortak Girişim Grubu kazanmıştı. Sadece 2016 yılında 3. havalimanı inşaatında en az 6 işçi yaşamını yitirdi. Üstelik bunlar sadece medyaya yansıyan rakamlar. Sadece 3. havalimanı inşaatındaki ölümcül çalışma koşulları bile sermayenin işçilerin canları ve kanları üzerinde yükseldiği gerçeğini gözler önüne sermeye yetiyor. İşte böyle, dünya devleri arasına girmek işçilerin canları pahasına oluyor!
Bu liste şu gerçekleri açıkça ortaya koyuyor: İş cinayetlerinin nedeni kader de fıtrat da değildir. Patronlar sınıfının kârlarını büyütmek uğruna işçilerin canını umursamamasıdır. Kâra doymayan aç gözlü patronlar işçilerin ve doğanın katledilmesinin sorumlusudur. En büyük müteahhitler listesi bunu bir kez daha kanıtlıyor.
Patronlar, işçileri sömürdükçe sermayelerini büyütüyor. Sermaye ile emek arasındaki çelişki derinleşiyor. Büyüyen sermaye, örgütsüz işçilere birer mezar hazırlıyor. İşçilerin kısa dönemli işlerde çalıştırıldığı, çoğunun sigorta primlerinin bile yatırılmadığı kural tanımaz sömürü koşullarında, örgütsüz işçiler sermaye sınıfı eliyle ölüme gönderiliyor.
Barajların, HES’lerin, yolların, inşaatların yapımında, madenlerde işçileri en ilkel şartlarda çalıştıran, en basit iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak gören koca koca holdingler, “sermayenin fıtratı” gereği büyümeye devam ediyorlar. Mezarlıklar ile inşaat patronlarının paralel bir şekilde büyümemesi ve iş cinayetlerinin durdurulması için inşaat işçileri başta olmak üzere, tüm işçiler örgütlenerek bu gidişata dur demek zorundadır.