Çay molasında bir grup işçi arkadaşla bir yandan soluklanıp bir yandan sohbet ediyorduk. Sohbet yaklaşan MESS sözleşmeleri üzerine birden hararetlendi. Herkes düşük ücretler, fazla mesailer, geçim derdi, sözleşmenin nasıl geçeceği üzerine konuşmaya başladı. Mehmet Abi, her gün bu konuları konuştuğumuz için artık sözleşmenin rüyalarına girdiğini söyleyip, anlatmaya başladı. “Bu sözleşme imzalanana kadar bize rahat yok arkadaş. Her gün şöyle mi imzalanır, böyle mi imzalanır diye konuşuyoruz. Ya anlaşamazsak, ya greve çıkarsak, ya yasaklarlarsa diye diye huzurumuz kalmadı. Bunca yorgunluğun üzerine şöyle rahat bir uyku çekeyim diyorum, olmuyor. Gece rüyamda neler görüyorum. Patron isteklerimizi kabul etmeyeceğini, ekmek yediğimiz kapıya nankörlük etmememiz gerektiğini söylüyor. “Ülkenin hali belli, evinize ekmek götürmek istiyorsanız işinize sahip çıkın, açgözlülük yapmayın” diye bas bas bağırıyor. Biz de birlik olup greve çıkıyoruz. Makinelerin gürültüsü birden diniyor, alkışlar, ıslıklar derken…”
Esma Abla hemen söze girerek “Hayır olsun, inşallah. Bak ne güzel birlik olduğumuzu görmüşsün. El birliğiyle dize getireceğiz inşallah bu sefer patronu. Peki, sonra ne oldu?” diye merakla sordu. Mehmet Abi, “Ne olsun, uyandım birden. Ama koca fabrika makinelerin gürültüsüyle değil de bizim sesimizle inlerken öyle güzeldi ki, değme keyfime.” Fikret Abi kaşlarını çatarak, “rüyalar tersine çıkar demişler arkadaş! Patron ne yapar bilmem. Dikkat edin de patrona diz çöktüreceğiz derken, biz dizlerimizin üstüne kapaklanmayalım. Demem o ki, rüyada birlik, kalabalık gördüysen bu gerçekte tam tersine, dağınıklığa işarettir” dedi. Herkes bir yandan bir şeyler söylemeye başlayınca Seyfi Abi, “hele bir durun da, soralım akıllı telefonumuza. Rüyada grev görmek, ne demekmiş” diyerek sorunun cevabını yüksek sesle bizlere okumaya başladı.
“Rüyanızda herhangi bir topluluğun grev yaptığını görmeniz, sizin de büyük bir zarar ve tehlikeye muhatap olacağınıza işarettir. Çalışanların grev yaptığını veya yapılan bir grevden dolayı bazı işlerin aksadığını, memleketin ve insanların zor durumda olduğunu görmek, bazı hareketlerinizde biraz taşkınlık yaptığınıza işarettir. Bundan ötürü etrafınızdakilere zarar ve rahatsızlık verdiğinize, bu hususta daha ılımlı hareket etmeniz gerektiğine yorumlanır.” Bu sözlerle tartışma iyice alevlendi.
Rüya tabirlerine kadar inen bu zihniyet, boyun eğmemeyi, mücadele etmeyi işte böyle hakir görüyor. Grev hakkını kullanmak isteyen işçiler, taşkınlık yapmakla, nankörlük etmekle, açgözlü davranmakla suçlanıyor. Yani patronlar diyorlar ki, işçiler grevi ancak rüyalarında görür. Bu da hayra değil şerre işarettir. Ancak ne demişler, düş uykudan sonra gelir. Rüya görebilmek için bile önce uyumak gerek. Boyun eğmemek, üretimden gelen gücünü kullanmak için de önce örgütlenmek, bilinçlenmek ve kavgaya hazırlanmak gerek. Yılın ilk altı ayında EMİS’e bağlı işyerlerinin, Asil Çelik, Akbank, Şişecam ve Mefar İlaç işçilerinin grevleri yasaklandı. Önümüzde MESS grubu toplu sözleşme görüşmeleri var. Kendi gücümüze güvenip mücadeleye atıldığımızda, tüm baskılara, yasaklamalara karşı durabiliriz. Birbirimize sıkı sıkıya kenetlendiğimizde, aynı anda, aynı şeyi yapmaya karar verdiğimizde önümüzde hiçbir engel duramaz. Sınıfımızın tarihi nice mücadele örneğiyle dolu. Yeter ki, yolumuzu aydınlatacak deneyimlerle donanalım ve mücadeleye atılalım!