Ben fabrikada çalışan bir kadın işçiyim. Çalıştığım fabrikada bir ayda 25 kadın işçi işe girdi. Kadın işçilerle hiç konuşma fırsatım olmamıştı. Geçen yemek sırasında birbirimize selam verme şansımız oldu, ben ilk önce hoş geldiniz dedim. Gülümsediler ve “sağ olasın bize hoş geldiniz diyen olmadı da, sen öyle deyince sanki kendi evimizdeymişiz gibi hissettik” dediler. Aslında kadınlar doğru söylüyorlardı yeni gelen işçiler eski işçiler tarafından dışlanıyorlar.
Eski işçiler aralarında gruplar kurdukları için benim başıma da gelmişti. Kadın işçilerle sohbet etmeye başladık, daha önce nerede çalıştıklarını sordum. Onlar da “biz hiç çalışmadık, deneyimimiz yok” dediler. Biri gıda teknikerliği okumuş diğeri de bankacılık okumuş. İkisi de üniversite bitirmiş. Bunların dışında iki de stajyer işçi var. Normalde üniversite bitirmiş işsiz olanları duyuyordum fakat kendi fabrikamda görünce şaşırdım açıkçası. Ben de kızlara biraz takıldım “iyi de üniversite bitirmişsiniz kendi mesleğinizi neden yapmıyorsunuz? O kadar okumuşsunuz iş bulamadınız mı?” dedim. Kızlar gülerek “valla bitirdik ama iş bulamıyoruz. Kendi mesleğimizi yapamıyoruz. Sadece biz değil üniversite bitirmiş arkadaşlarımız da bizim gibi iş bulamıyorlar. Hem iş bulamıyoruz hem de devlete 20 bin lira burs parası borcumuz var” dediler.
“İyi de 1400 lira maaş alacaksınız nasıl ödeyeceksiniz, onu da bırak kendi mesleğinizi bile yapmıyorsunuz, asgari ücretle bu borcu nasıl ödeyeceksiniz?” dedim. “Haklısın, okurken tozpembe hayaller kurmamıza vesile oluyorlar. Ama mezun olunca da iş bulmamıza kimse vesile olmuyor” diye sitem ettiler. Kızlar gibi benim de iki kız kardeşim okuyor. Şimdiden “iş bulabilecek miyiz?” kaygısı taşıyorlar. O kadar ders çalışıyorlar ki bazen onları masanın başında uyumuş halde buluyorum. İnsanları bir yarışın içine sokmuşlar kim kimi ezerse o başarılı oluyor. Bu düzen insanların insani değerlerini yitirmesine neden oluyor ve bencilleştiriyor. Sürekli insanları birbiriyle rekabete sürüklüyor. Bizler çalışan üreten işçileriz. Kendi gücümüzün farkına varsak bu insani olmayan düzenin yerine bencilliğin olmadığı insanın insan gibi yaşadığı güzel bir düzen kurarız. Çok uzak değil, her şey işçilerin bilinçlenmesinden geçiyor.