
AKP hükümeti Haziran ayında yaptığı bir düzenlemeyle, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının önemli maddelerini 2020 yılına ertelemişti. Hükümetin iş cinayetlerinin engellenmesi gibi bir derdi olmadığını ortaya koyan erteleme kararı, sermaye sınıfının talepleri doğrultusunda alınmıştı. AKP hükümeti işçilerin can güvenliğiyle ilgili bir yönetmeliği daha erteledi. İşçilerden değil patronlardan yana olduğunu bir kez daha gösterdi.
2013 yılında, “tehlikeli maddeler bulunduran kuruluşlarda büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve muhtemel kazaların insanlara ve çevreye olan zararlarının en aza indirilmesi amacıyla, yüksek seviyede, etkili ve sürekli korumayı sağlamak için alınması gerekli önlemler ile ilgili usul ve esasları belirlemek” için bir yönetmelik çıkarıldı. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması başlıklı yönetmeliğin öngördüğü bazı zorunlulukların uygulanması, AKP’nin çıkardığı ek bir yönetmelikle 2 yıl daha ertelendi. 2016’da yürürlüğe girmesi gereken maddeler önce 1 Temmuz 2017’ye, sonra bir kez daha yapılan değişiklikle 1 Temmuz 2019’a ertelendi.
Yönetmeliğin 2 yıl ertelenen 9. maddesinde, işletmecinin tehlikeli ekipmanlar için sayısal risk değerlendirmesi yaparak büyük bir kazanın meydana gelme sıklığını 10 bin yılda 1 seviyesine veya daha düşük bir seviyeye indirmek zorunda olduğu belirtiliyor. 14. maddede ise, bu yönetmelik kapsamına giren kuruluşlar için, İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri’nin harici acil durum planı ve planlarını 6 ay içinde hazırlayacağı ifade ediliyor.
Aynı yönetmelik kapsamında yer alan, işletmelerin “büyük kaza önleme politika belgesi” ile “güvenlik raporu” hazırlama zorunluluğu 31 Aralık 2018’e kadar uygulanmayacak.
Yönetmeliğin amaç ve kapsam bölümünde, söz konusu maddelerin uygulanmasının işçiler için hayati önemde olduğuna dair vurgular yapılıyor. Ancak işçilerin can güvenliği açısından önemine dikkat çekildiği halde, yönetmeliğin maddeleri erteleniyor. Maddelerin yürürlüğe girme tarihi geldiğinde, işletmelerin bu eksiklikleri giderecek ve raporları hazırlayacak durumda olmadıkları ertelemeye gerekçe gösteriliyor. Sonuçları çok ağır olabilecek endüstriyel kaza riski son derece yüksek olmasına rağmen işletmelerin kârları bu risklerin önlenmesinden daha önemli görülüyor.
Bugüne kadar İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın birçok maddesinin ertelenmesinin, esnetilmesinin nedeni de budur. Patronlar ve hükümet için üretim kesintisiz devam etmeli, kârlar ve sermaye kesintisiz olarak büyümelidir. 1999’da depremin ardından gelen Tüpraş yangını, 2014’teki Soma faciası aynı zihniyetin sonucudur. “Türkiye’nin büyümesi” gerekirken kapitalistlerin durup bunları düşünecek, önlem alacak vakti yoktur. Bir yıllık OHAL süresince iş kazalarında ölen işçi sayısının 2 bine yaklaşması, işçi katliamlarının büyük oranda cezasızlıkla sonuçlanması, sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesi bunun kanıtıdır.
OHAL bahanesiyle patronlara dikensiz gül bahçesi sunmak isteyen AKP hükümeti, açıktır ki işçi sınıfının örgütsüzlüğünden cesaret alıyor. İşçilerin örgütlü birliği olmadan bu tablonun değişme ihtimali bulunmuyor.