İnsanlar sokaklarda aç, işsiz, evsiz. Binlerce insan bu şekilde yaşamaya çalışıyor; ne evleri var, ne işleri, ne de yiyecek ekmekleri var. Uzunca kuyruklar oluşturmuş insanlar, yüzlerce insan sıra bekliyor; bir tas çorba, bir parça ekmek yiyebilmek için. İnsanlar ahşaptan yapılmış kaldırımları söküyorlar, soğukta ısınabilmek için. Diğer taraftan ise yiyecekler dökülüyor, ziyan ediliyor sokaklarda. Bütün bu yaşanılanların bir adı var; KRİZ.
Tüm bunlar ve daha fazlası 1929 krizinde yaşanmış. Başta Amerika olmak üzere İngiltere, İsveç gibi çok sayıda ülkede hayat durmuş; üretim yok, tüketim yok, fabrikalar kapalı. Hükümet açıklama yapıyor, “yapabileceğimiz bir şey yok!” diyor. İnsanları öylece yalnızlığa ve çaresizliğe terk ediyorlar. Bu süreçte çözümler arayan kapitalistler bu krizden ancak savaşla çıkabileceklerini anlıyorlar. Yaklaşık 10 yıl süren hazırlıktan sonra 1939’da 2. paylaşım savaşı başlıyor. Dünyayı kana bulayacak olan bombaları patlatmaya başlıyorlar. 1945’e denk süren bu paylaşım savaşı, korkunç bir kıyım demek. Dünyayı kana bulayan bu savaş milyonlarca yaralı, sakat ve 55 milyon ölümle sonuçlandı. Savaşlar emekçi kitleler için korkunç bir yıkım ve yoksulluk anlamına gelirken, kapitalistler için tekrardan canlanma demektir.
1929 krizinin insanlara neler yaşattığını UİD-DER sayesinde Gazi Temsilciliğinde gösterilen belgeselle görmüş ve öğrenmiş oldum.
Şimdilerde ise dünya, tekrar gün be gün büyüyerek derinleşen bir krizin içine girmiştir. Ve peşinden 3. paylaşım savaşına tutuşacaklar, bizleri de bu savaşta taraf yapmaya çalışacaklar.
Sizin çıkar savaşlarınızda yokuz, kendi sınıf kardeşlerimize silahlarımızı doğrultmayız demek için, silahları sömürücülere çevirmek için mücadele saflarında yerimizi almalıyız.