
Batı Afrika ülkesi Sierra Leone’nin başkenti Freetown’da aşırı yağış nedeniyle meydana gelen sel ve toprak kayması sonucu yüzlerce yoksul emekçi hayatını kaybetti. İnsanların sabahın erken saatlerinde uykuda yakalandıkları bu felakette bilanço her geçen gün ağırlaşıyor. Şu ana kadar ölenlerin sayısı 500’ü aştı, 600 kişi ise yaralandı. Yüzlerce insan hâlâ kayıp. En az 2 bin insanın evsiz kaldığı tespit edildi. Birçok insanın uykuda felakete yakalanan yakınlarının cesetlerine ulaşamadığı ifade ediliyor. Büyük çoğunluğunu gecekonduların oluşturduğu kentin, toprak kayması sonucu geldiği durum içler acısı. 7 haftalık bebeğini gözlerinin önünde canlı canlı çamur seline gömen annenin haberi insanın kanını donduruyor.
Böylesi acı bir felaketin yoksul emekçilerin başına gelmesi ne yazık ki tesadüf değildir. 2015 yılında yine bu bölgede meydana gelen sel felaketinde, 10 kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi evsiz kalmıştı. Aradan geçen iki yılın ardından derme çatma evleriyle yoksulların yaşadığı bu bölgenin egemenlerin umurunda olmadığı ortada. Bölgenin alt yapısı yok ve bu yüzden meydana gelen seli ve yarattığı felaketi “doğal afet” kılıfıyla örtmek, yoksul emekçilerin bu afetlerde neden öldüğü gerçeğini gizlemek içindir.
Böylesi ağır sonuçları olan “doğal” felaketlerinin asıl nedeni içinde yaşadığımız kapitalist sistemdir. Kapitalizmin yol açtığı çevre kirliliği dünya çapında etkisini gösteriyor. Hava, su, toprak kirleniyor. Yerküremiz ısınıyor, ozon tabakası deliniyor; doğanın dengesi bozuluyor. Bitki ve hayvan türleri yok oluyor; kitlesel ölümler gerçekleşiyor.
Felaketler önceden öngörülmesine rağmen önlemler alınmıyor ve nedense bu felaketlerde bir tek zenginin burnu kanamıyor. Olan, Sierra Leone’deki gibi derme çatma evlerde yaşayan yoksul emekçilere oluyor. Kapitalizmin yaratığı “doğal afetler” hep yoksul emekçilerin canını alıyor. İnsana ve doğaya değer vermeyen kapitalist sistem yıkılmadan bu felaketlerin sonu gelmeyecek. Bu felaketlere dur demenin de tek yolu kapitalist sistemi kökünden yok etmektir.