Son zamanlarda bilim insanları yapay zekâların gelişmesiyle beraber insanlığa zararlı olabilecekleri üzerine tartışmaları gündeme getirdiler. Gerçekten de teknolojik gelişmeler bilim insanlarının uyarıda bulunduğu kadar insanlığa zararlı olabilir mi? Bilim insanlarının kendi ürettikleri buluşların insanlığa tehdit oluşturacağı tartışmaları üzerinde durulması gereken bir konu aslında.
Teknolojik ve bilimsel gelişmeler ilerledikçe bilim-kurguya dayalı korku yaygınlaşıyor. Çünkü insanlık kapitalist sistemin yarattığı çıkışsızlık yüzünden asıl sorunu maalesef göremiyor. Böyle olunca burjuva ideologları kolayca kitlelerin bilincini çarpıtabiliyor.
Savaşları, nükleer silahları, salgın hastalıkları, göç yollarında katliamları, iş cinayetlerini, meslek hastalıklarını, kadına, çocuğa tacizi tecavüzü, doğa tahrifatını, iklim değişikliklerini, kıtlığı yaratan nedir? Bilim insanlarının yaptığı teknoloji ürünü yapay zekâlar mıdır? Yoksa kapitalizmin kâra dayalı sömürücü sistemi midir?
Kapitalist sistemin yarattığı tüm sorunlar aslında işçi ve emekçilerde bir öfke birikimine yol açıyor. Bunun kapitalistler de farkında. İşte bu yüzden de kendilerini sütten çıkma ak kaşık gibi gösterip işçilerin tepkisini başka yerlere çekme çabası içindeler. Bu yüzden de kendi yarattıkları yıkımın üzerini aslında teknolojik gelişmelere dayandırarak kapatmaya çalışıyorlar. Yapay zekâların ve robotların gelişmesiyle işsizliğin artacağından duydukları korkularını dile getiriyorlar. Aslında, işsizliği yaratanın kapitalizm olduğu gerçeğini saklıyorlar. Nerdeyse kapitalizm içinde insanlığın yaşadığı tüm sorunların sorumlusu teknolojik gelişmeler diyecekler. Hiroşima ve Nagazaki’de atılan bombaların sorumlusu onlar değilmiş gibi ya da nükleer santralleri tüm zararları bilindiği halde ısrarla kuranlar onlar değilmiş gibi. Aslında mesele teknolojik gelişmeler ya da bunun bir parçası olan yapay zekâlar değil. Mesele, teknolojik gelişmelerin kimin elinde olduğu ve ne için kullanıldığıdır. Teknolojinin geldiği gelişmişlik düzeyinde insanlık çok iyi çalışma ve yaşam koşullarına kavuşabilir. Bunun önündeki tek engel kapitalizmdir.
İşçiler örgütlü güçleriyle kapitalist sistemi yıktıklarında teknoloji de dünyayı ve insanlığı yıkıma uğratmak için değil yaşamı her açıdan güzelleştirmeye yarayacak. Biz işçilere düşen teknolojiden korkmak değil tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmek, kapitalizmi yıkmak için örgütlenmektir.