29 Haziran Pazar günü UİD-DER Bostancı temsilciliğinde “Demiryolu Devrimi” adlı film etkinliğine katıldım. Film 1920’li yılların sonu ile 30’lu yılların başında Amerika’daki bir taşımacılık şirketinde siyahî işçilerin sendikalaşma çabalarını anlatıyor. Trenlerde çalışan binlerce siyahî işçi çok kötü koşullar altında çalışmaktadırlar. Bütün siyahî işçilere karşı tren yolcuları tek bir isim kullanılmaktadır: “George!” İşçiler “George gel, George git, George ayakkabılarımı temizle vb.” türünden hitap ve davranışlarla aşağılanmaktadır.
Bu şekildeki davranışlara dayanamayan Randolph ve arkadaşları işçilerin haklarını gerçekten koruyacak bir sendika kurma kararı alırlar. İşçilerin sendikalaşma çabalarını duyan patronlar işçilere sanki kana susamış bir vampir gibi saldırmaya başlarlar. İşçilerin çalışmalarını engellemek için paralı adamları işçilerin üstlerine gönderir, sendikaya girecek olan işçileri işten atar ve daha birçok saldırıda bulunurlar. Ama bütün bu baskı ve engellemelere rağmen Randolph ve arkadaşları sendikayı kurmayı başarır ve patronu toplu sözleşme masasına oturtup sözleşmeyi imzalatırlar. Sendika kurulduktan sonra işçiler taleplerini daha yüksek sesle haykırarak haklarını alamaya başlarlar.
Filmden sonra tartışma bölümünde sendikalaşmanın önemi üzerine konuşuldu. UİD-DER’li işçiler bu bölümde çeşitli deneyimlerinden bahsettiler. Tartışma esnasında sendikaların ve militan sınıf sendikacılığının önemini çok daha iyi anladım. UİD-DER’e işçilere haklarını nasıl savunacağını öğrettiği ve işçileri bilinçlendirdiği için teşekkür ederim.