
Sakarya’da yaşayan 80 yaşındaki Recep amca ekmeğini ıhlamur satarak kazanmaya çalışırken zabıtalar tezgâhına ve ıhlamurlarına el koydular. Yaşlı amca dirense de zabıtaların saldırısı karşısında çaresizce yere yığılarak sinir krizi geçirdi. Gözünden akan yaşlar onun çaresizliğini ortaya koyuyordu. Ağlayarak “Benim ıhlamurlarımı niye alıyorsunuz? Onlar benim çocuklarımın rızkı, benim çocuklarım doymasın mı?” diye feryat etti. Bu durum sosyal medyada çok konuşuldu. AKP ve zabıtalar çok kınandı. Sonrasında büyük yerden talimat gelmiş olacak ki zabıtalar Recep amcadan özür dilemeye gittiler, bir yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordular. Recep amca yardım teklifini kabul etmedi.
AKP hükümeti son zamanlarda zabıtalara daha çok yetki verdi. Zabıtalar verilen yetkiyi azgınca kullanmaktan geri durmuyorlar. Ekmeğini kazanmaya çalışan, gariban insanların tezgâhlarını dağıtarak, tekmeleyerek, el koyarak gövde gösterisi yapıyorlar. Bu da AKP hükümetinin baskı yöntemlerinden biridir. Recep amca işçi-emekçi insanların geldiği durumun bir örneğidir. Bir insan 80 yaşına kadar neden çalışır, neden ekmek parası kazanmak için mücadele eder? Kapitalist sistem işçileri ölene dek sömürüyor. İşçilerin yaşam koşulları giderek zorlaşıyor, aç kalmamak için gece gündüz çalışıyorlar. Fakat ayın sonunu zor getiriyorlar.
Yani işçiler ömrünün sonuna dek çalışmak zorunda kalıyor. Bir işçi emekli olmadan önce hayaller kurar, “Bunca sene dinlenmeden çalıştım bir güzel dinlenirim. Ailemle vakit geçiririm, köyüme giderim, bağ bahçeyle uğraşırım” der. Ama hayat şartları hayalleri yok ediyor. Hâlbuki bir işçinin hayali çok mütevazı, yılların verdiği çalışma temposundan sonra dinlenmek istiyor, hepsi bu. Ama burjuvazinin gözü doymak bilmiyor. Sömürdükçe sömürüyor. İşçiler emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyorlar. Burjuva devlet de her alanda işçinin emekçinin sırtından para kazanıyor. Yıllarca çalışan işçilerden vergi kesiyorlar. Üç kuruş asgari ücrete mahkûm ediyorlar. Recep amca da bunun bir örneğidir. Vahşi kapitalizm insana nefes aldırmıyor. İnsani hiçbir şey yapmıyor, çürümüşlüğünü her alanda gösteriyor. Böyle bir düzen işçi sınıfına ne verebilir ki? İşçi sınıfı uyuyan bir devdir. Elbet bir gün uyanacaktır ve bu çürümüşlüğe, bu zulme son verecektir.