
Emekçilerin, ezilenlerin yanında duran, sanatını sömürüsüz bir dünyanın kurulmasına adayan Ruhi Su’nun ölümünün 32. yıldönümünde bir anma etkinliği düzenlendi. Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde 20 Eylül Çarşamba günü düzenlenen etkinliğe yüzlerce emekçi katıldı. Etkinlikte ozanın oğlu ve aynı zamanda Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Ilgın Su bir konuşma yaptı. Ilgın Su; “Her türlü baskı ve zorluğa rağmen annem ve babamın hayatları boyu inatla süren çabalarını, bugün de aynı kararlılık ve onurla sürdürüyoruz. Bu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz” dedi.
Program Ruhi Su’nun 1982’de Avustralya’da verdiği bir konserin görüntülerinden derlenmiş belgeselle devam etti. Belgeselin ardından Ruhi Su’nun kendi sesinden “Merhaba” ezgisiyle müzik dinletisi başladı. Ruhi Su Dostlar Korosu’nun seslendirdiği ezgilere Emin İgüs de eşlik etti. Pek çok mücadele kuşağının dilinde ve yüreğinde yer edinmiş Ruhi Su’nun unutulmaz eserleri seslendirildi ve anma etkinliği, tüm salonun “Drama Köprüsü” türküsünü söylemesiyle son buldu.
Ruhi Su’nun hayatı
Ruhi Su 1912’de bir Ermeni ailenin çocuğu olarak Van’da dünyaya geldi. Genç yaşta anne ve babasını kaybeden Ruhi Su’nun çocukluğu, yoksulluk ve acılar içinde geçti. Müzik konusunda oldukça yetenekli, ender bir sese sahip olan Ruhi Su, hayatı boyunca birçok şarkı besteledi, uyarlamalar yaptı. Yaşadığı dönemde sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok şehrinde de konserler verdi, dünyaca tanınır oldu.
Fakat hayatını yalnızca müziğe adayan bir insan değildir Ruhi Su. O, aynı zamanda ezilen halklar ve emekçiler için mücadele vermiş biridir. Söylediği ezgilerle ezilenlerin acılarını anlatmış ve onları, bu acıları yaşatanlara karşı mücadele etmeye çağırmıştır. Hayatı boyunca da dik duruşunu sürdürmüştür. Bu onurlu duruşu nedeniyle egemenler tarafından da hedef alınmıştır. Mesela radyoda seslendirdiği “Serdari halimiz böyle n’olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak” türküsü nedeniyle radyodaki işine son verildi. İş bulamaz hale getirildi. Hayatı boyunca da pek çok kez engellendi, tehdit edildi. Fakat yaşadığı sürece ezilenlerin sesi olmaktan hiç vazgeçmedi.
Yaşı ilerlediğinde ve rahatsızlanıp kanser olduğunu öğrendiğinde yurtdışında tedavi görmesi gerekir Ruhi Su’nun. Fakat o dönem 12 Eylül dönemidir ve faşist cunta iş başındadır. Cuntanın engellemeleriyle pasaport alıp yurtdışına çıkamaz. Tedavi göremediği için de 20 Eylül 1985’te yaşamını yitirir. On binlerce kişinin katıldığı cenazesi, 12 Eylül döneminin ilk büyük kitle gösterisi haline dönüşür. Ruhi Su’nun bıraktığı izler ne bu topraklardan ne de mücadeleci kuşakların bilincinden silinebilir. O, geriye bıraktığı mirasla ölümünden sonra da milyonlar nezdinde yaşamayı sürdürenlerden birisidir.