Peru İşçileri Genel Konfederasyonunun “ulusal eylem günü” çağrısına uyan işçi ve emekçiler 11 Temmuz günü tüm ülkede hayatı durdurdular. Başkent Lima’da 50 binden fazla işçinin katıldığı gösteri, Fujimori diktatörlüğünün yıkılmasından bu yana ülkede yapılan en büyük ve güçlü eylem oldu.
11 Temmuzdaki “ulusal eylem günü” ülkede işçi ve emekçilerin son birkaç aydır devam eden mücadelelerinin doruk noktası idi. Bir önceki hafta da Peru Birleşik Eğitim İşçileri Sendikası ülke çapında üyesi olan 300 bin öğretmene grev çağrısı yapmıştı. Hükümetin devlette çalışan öğretmenlerin statüsüyle ilgili bir yasa girişimine ve özelleştirmeye kapı aralayan diğer çabalarına karşı başlatılmış bir grevdi bu. 5 Temmuzdan itibaren ülkenin değişik bölgelerinde her gün öğretmenlerin militan eylemleri görüldü.
Diğer taraftan ülkenin güneyindeki birçok bölgede 48 saatlik genel grev ilan edildi. Bazı bölgelerdeyse ilan edilen grevler süresiz grevlerdi.
Madenciler ve Metal İşçileri Federasyonu eyleme iki günlük grev eşliğinde katıldı. Bakır madenlerinde çalışan madenciler zaten bir ayı aşkın süredir ücret artışı ve madenlerde çalışma güvenliğinin sağlanması talepleri etrafında sert bir mücadele yürütüyorlardı. Bu süreçte çatışmalar sonucu can veren madenciler de oldu.
Bunların yanı sıra ülkedeki köylü örgütleri de hükümetin imzaladığı serbest ticaret anlaşmasına karşı 48 saatlik “tarım grevi” ilan ettiler. Bunun üzerine ülkenin birçok yerinde yollar barikatlar kurularak kesildi.
Peru’da işçi-emekçi kitlelerin son aylardaki mücadelesi, daha önce Ekvador, Bolivya ve Arjantin’de olanları hatırlatıyor. Buralarda da benzer mücadelelerin ardından hükümetler, devlet başkanları devrilmişti. Peru’da daha geçen yıl seçimi kazanmış Garcia yönetimi sallanmaya başlamış bulunuyor. Garcia durumu kontrol altına almak için şimdi devreye orduyu sokuyor, sendikacıları tutuklatıyor. Hükümetin baskılarının sonuç verip vermeyeceği elbette işçilerin örgütlü ve kararlı mücadelelerine bağlı.