
Toplusözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine, İstanbul’da belediyeler tek tek grev kararı almaya başladılar. İlçe belediyelerinin ardından şimdi de Büyükşehir Belediyesi işçileri grev kararı aldı. 17 Temmuz günü Edirnekapı Suriçi Otobüs duraklarında toplanan işçiler, pankart ve dövizleriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kadar yürüyerek taleplerini dile getirmek, grev kararını işyerine asmak ve bir basın açıklaması yapmak istiyorlardı. Fakat daha toplanma yerinde işçiler polisin coplu, biber gazlı, tazyikli sulu saldırısıyla karşı karşıya geldiler.
İşçiler sabah saat 9.30’dan itibaren toplanmaya başladılar. Hem kendi seslerini duyurmak hem de belediye işçilerinin sesine ses katmak için gelen Tek Gıda-İş, Tez-Koop-İş, Genel-İş, Tes-İş, Tekstil-Sen, Deri-İş, Tümtis sendikalarının yanı sıra, UİD-DER, BDSP, İşçi Gazetesi ve ESP de eyleme destek için oradaydı.
IMG_0920.JPG [1]

İşçiler çocuklarıyla gelmişlerdi eyleme. Taleplerini yükseltirken hem coşku hem de öfke okunuyordu gözlerinden. İki çocuğuyla eyleme gelen bir işçiye neden grev kararı aldıklarını soruyoruz ve şu yanıtı alıyoruz: “Elektrik, su, doğalgaz, ekmek ve ulaşım için yapılan zamlara bakın. Oran olarak %25’ten fazla... Peki, belediye bize ne öneriyor? %8. Biz bunu nasıl kabul edelim? Çocuklarımız aç mı kalsın?” Çocuklarını babalarının ekmek parası için nasıl mücadele ettiğini görmeleri için getirmiş!
IMG_0877.JPG [2]

IMG_0937.JPG [3]

Saraçhane Parkında işçiler yeniden bir araya geliyorlar. Polis burada da barikat kuruyor. İşçiler ise belediyeye yürümekte kararlılar. “Grev hakkımız engellenemez!”, “İşçilere değil çetelere barikat”, “Sözleşme hakkımız, grev silahımız!” sloganları atılıyor ve polisi protesto etmek için oturma eylemi yapılıyor. Yeniden yapılan görüşmelerin ardından bu kez polis geri çekiliyor ve hep beraber Büyükşehir Belediyesi’ne yürünüyor.
Belediyenin önüne gelindiğinde Belediye-İş 2 nolu şube başkanı Hasan Gülüm basın açıklaması metnini okuyor. Belediye işçilerinin yanı sıra DESA’da, Cerrahpaşa ve Çapa’daki direnişlerin, E-Kart ve Unilever grevlerinin de görmezden gelindiğini dile getiren Gülüm, son üç ayda suya, ekmeğe, ulaşıma %30-35 oranında zamlar yapılmışken, %8 zammı kesinlikle kabul etmeyeceklerini, çocuklarının iyi yerlerde okumasını, iyi beslenmesini, iyi yerlerde tedavi edilmesini hak ettiklerini belirtiyor. Talepleri yerine getirilmediği takdirde greve çıkmaktan kaçınmayacaklarını da ifade ediyor. Gülüm, aynı dönemde toplu iş sözleşmesi yürüten sendikalara ortak tavır ve mücadele çağrısı yaparak bitiriyor basın açıklamasını.
IMG_0768.JPG [4]

Alkış ve sloganların ardından davullu zurnalı halaya duruyor işçiler. Kararlılıklarının sonucu grev kararını kapıya asıp dağılıyorlar.
Polisin bu müdahalesi sadece belediye işçilerine yapılan bir müdahale olarak düşünülmemeli. Bu müdahale aslında örgütlü, haklarına sahip çıkan tüm işçilere yapılmış bir müdahaledir. Onların panzerleri, silahları olabilir. Ama işçilerin elinde çok daha güçlü bir silah var: Örgütlülük. Engelleri ancak örgütlü işçilerin mücadelesi aşabilir.