Her zaman bindiğim otobüs. Dolu geliyor yine. O an için otobüse binmek gibi bir kaygım yok. Öylece durup otobüse baktım. Otobüsün içi hınca hınç dolu. Bir an düşündüm. İnsanlar bir kutunun içinde kaynaşmışlar. Otobüsün içinde başı açığı-kapalısı, Alevisi-Sünnisi, Türkü-Kürdü hepsi yan yana. Gerçekte otobüsün içerisinde biz kardeşleşmişiz. Hepimiz yan yanayız. Ama bizi kutuplaştırmışlar, ayrıştırmışlar birbirimizden. Farkında değiliz.
Günlük yaşamımızda biz böyleyiz. Kaynaşmışız aslında. Ama insanların kafasında farklı farklı şeyler var. Yapay şeyler… Egemenlerin bizi birbirimizden ayırmak için kullandıkları ayrımlar var. Dinimiz var, ırkımız var, dilimiz var, rengimiz var, giyimimiz var, nereli olduğumuz var… 100 kişi varsa otobüsün içinde 100’ünün de kafasına farklı fikir sokulmuştur ayrıştırmak adına. Bu ayrımlar neden sokuluyor kafalarımıza? Yan yana gelmeyelim, birlik olmayalım diye. Otobüslerde aynı havasız ortamda sıkış tepiş gideriz de aynı kaderi paylaştığımızı bilmeyiz. Bu şekilde gitmeyi bize yaşatanlara öfke duymayız da yanı başımızdakine öfke duyarız. Bunun sorumluları biz değiliz. Otobüs şoförü de değil.
İşte otobüsteki halimizi görünce bunları düşündüm. İktidarların, patronların bizi birbirimize düşürmelerine kutuplaştırmalarına, ayrıştırmalarına izin vermeyelim.