Bugünlerde sosyal medyada bir çocuk videosu dolaşıyor.
Çocuk hayata dair istediklerini anlatıyor, hepimizin özgürlüğe olan ihtiyacını annesine serzenişleriyle dile getiriyor. “Hayat iyi olsun dedim, rahat olsun dedim” diye başlıyor. İnsanların, doğanın, hayvanların rahat etmesini istiyor. Annesinin evdeki herkesten bir şeyler istediğini, bu durumun onu üzdüğünü kendine has diliyle anlatıyor.
Mesela onu üzen şeylerden birisi annesinin babasından ve abisinden işe gitmelerini istemesi. Bu duruma isyan ediyor ve “istediklerinde gitsinler, herkesi rahat bırak anne” diyor. Bu küçük çocuk henüz bu durumun sorumlusu olarak annesini görüyor. Ancak biz biliyoruz ki günün erken saatlerinde kalkıp işe gitmemizin ve karanlıkta eve dönmemizin sorumlusu annelerimiz değil kapitalist sömürü düzeni. Çalışmak bizler için istediğimizde yapabileceğimiz bir şey değil, bir zorunluluk. Bu çocuğun babası da, ona bakabilmek, eve ekmek getirebilmek için çalışmak zorunda. Ama o bunun değişmesini istiyor. “Hayat böyle bir şey olsun anne” diyor. Hepimizin yüzünü güldüren çocuk, istekle ve özgüvenle hayatın başka türlü olmasını diliyor. Çünkü o bir çocuk ve zihni kapitalizmin fikirleriyle ölesiye kirlenmemiş.
Onun istedikleri aslında hepimizin içinden geçenler. Ancak pek çok işçi bu dünyanın değişebileceğine inanmaz, bu çok uzak bir hayal olarak görülür. Mücadeleye katıldığımızda ise bu değişir. Zihnimizi kapitalizmin, egemenlerin fikirlerinden temizledikçe hayatın başka türlü olabileceğine daha çok inanır ve bunun için çalışmaya başlarız. Hayatı istediğimiz gibi bir şeye dönüştürmek bizlerin elinde. Yeter ki buna inanalım, cesaretle bunu söyleyelim, UİD-DER’le birlikte mücadele edelim. İnsanın insanı sömürmediği, kimsenin aç yatmadığı, çocukların ölmediği bir dünya... Hayat böyle bir şey olsun işçi kardeşlerim!