Çevremizde gördüğümüz her şeyi biz işçiler yaratıyoruz. Ancak patronlar sınıfı ücretli kölelik sistemiyle yarattığımız güzelliklere el koyuyor. Bizler kendi ürettiğimiz ürünlere sahip olamazken, patronlar bizlerin sayesinde refah içerisinde yaşıyorlar.
Bir işçi önderi “zenginlerin cenneti fakirlerin cehennemi üzerine kuruludur” der. Soruyorum sizlere; on iki saati aşan sürelerle çalışan bizlerin ay sonunu zor getirmesi ya da hiç getirememesi büyük bir çelişki değil midir? Tüm ürünleri üreten bizlerin emeğimize sahip çıkmamız gerekmez mi? Elbette ki sahip çıkacağız emeğimize. İşçi sınıfının şanlı tarihi bunun örnekleriyle doludur. Üretmeyi bilen işçiler, emeğini korumak için de kullanır ellerini. Kimi zaman şalterleri indirerek yapar bunu, kimi zaman da tüm engelleri yıkarak devrim için çıkar yola ve “üretmeyi biliyorsak, yönetmeyi de biliriz!” şiarını yükseltir.
Başka bir işçi önderi, her grevin arkasında devrim ejderhasının yattığını söyler. Yani ekmek talebiyle başlayan hareketlenmeler bile işçi sınıfı doğru bir siyasal önderliğe sahip olduğunda bir su gibi yolunu bulur ve devrime giden yolun önü açılır.
Yaşadığımız topraklarda da işçi sınıfı pek çok mücadeleye örneği sergilemiş. 15-16 Haziran direnişleri, Netaş Grevi, Bahar Eylemleri bu topraklarda yaşandı. Patronlar bugün sınıfımızın tarihini bizlere unutturmaya çalışıyor. Ama nafile! Hem dünya işçi sınıfı, hem de Türkiye işçi sınıfı uyanıyor yeniden. Uyanıyor emek hırsızlarından hesap sormak için…
13 Mayısta düşük ücretlerle kötü çalışma koşullarına karşı Neşe Plastik işçileri artık yeter dedi ve on sekiz gün süreyle işi durdurarak zam ve sosyal hak taleplerinin karşılanmasını sağladılar.
Kent Gıda işçileri 6 Haziranda sendika bürokratlarının patronlarla işbirliğini protesto etmek için yürüdüler. Bir kez daha işçilerin bürokratlara değil, kendi öz örgütlülüklerine ve sınıf bilincine ihtiyacı olduğunu gösterdiler.
Kocaeli’deki Goodyear, Brisa, Prelli fabrikalarında 4000 lastik işçisi greve çıktı ve esnek çalıştırma uygulamalarına, düşük ücret zamlarına hayır dedi. Grevin devam ettiği 15 gün boyunca büyük maddi kayba uğrayan patronlar işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldılar.
16 Haziranda Tuzla Tersaneleri “grev” sloganıyla inledi.
Arçelik, Unilever ve de Yörsan grevleri ve niceleri… İşçi sınıfının mücadelesi her geçen gün büyüyor.
Selam olsun sizlere ve nasırlı ellerinize… Selam olsun direnenlere…