Büyük ekonomik kriz kapıda. Daha önce çalıştığım işyerleri şimdilerde bir bir ya iflas etmeye ya da başka bir yerde üretim yapmak üzere taşınmaya başladı. İşçilerin çoğu ne içeride kalan maaşlarını alabiliyor ne de tazminatlarını! Örgütsüz olan işçiler bu dönemde patronların sözlerine daha fazla aldanıyor. Zaten örgütsüzlük ve bilinçsizlik aldanmak demektir.
Daha önce çalıştığım iki fabrika kapandı, iki durumu anlatayım. Birincisi bir tencere fabrikasında geçiyor. Patron bir gün işçileri topluyor şöyle sesleniyor: “Arkadaşlar mahvolduk, batıyoruz! Bunca yıldır birlikte bir aile gibi yaşadık ama ailemiz parçalanıyor. Şimdi bu ailenin en azından geleceğe hoş bir seda bırakması için makineleri söküp satışa çıkarmamız lazım. Böylece makinelerin parasıyla sizlerin tazminatlarınızı ödemiş olurum.” Tabii işçiler gayet saf, insani duygularıyla makinelerin kamyonlara yüklenmesine yardımcı oluyor. Ne yani bu büyük ailenin babası olan patron, işçileri mi kandıracak! İşçiler makineleri güzelce kamyonlara istifliyorlar. Patron işçilerin daha fazla yorulmaması için indirme işini de başka işçilere yaptırıyor. Böylece işçiler makinelerin nereye taşındığını bilemiyor. Makineler araçlara yüklendikten sonra işçiler, patron ve müdürle tazminatlarını konuşmak üzere bir toplantı düzenliyorlar. Patron bunca yıllık ailesinin dağılmasına ahlanıp vahlanıyor ve ağlamaya başlıyor. Ailenin babası ağlayacak da ailenin birer ferdi olan işçiler durur mu? Onlar da ağlamaya başlıyor hüngür hüngür! Yetmiyor işçiler o kirli elbiseleriyle aile babalarına sarılmaya çalışıyor ama aile babası patron buna müsaade etmiyor. İşçilerini kir pas içinde gören bu şefkatli patron, “amaan çocuklar bana sarılmayın, gribim ben, size bulaşmasın” diyor. İşçiler iyice hüzünlenip çaresiz birbirlerine sarılıyorlar. O sırada kamyonlar yüklü makinelerle yavaş yavaş fabrikadan uzaklaşıyor.
Başka bir işyerinde patron bir gece ansızın makineleri kaçırıp başka bir bölgeye yatırım yapmak istiyor. Buradaki işçilerinin bir kısmı sendikalı oldukları için patron, sendikalıların sendikasızları kendilerine karşı kışkırtabileceğini düşünüyor. Bu nedenle işini gizli halletmeyi düşünüyor. Patron makineleri kaçırmaya başladığında işçiler bunu fark ediyor ve makinelerin fabrikadan çıkarılmasına engel oluyorlar. Daha sonra patron resmi iflas göstermeden fabrikayı bırakıp kaçıyor. İşçiler ve üretim yapmayan fabrika baş başa kalıyorlar. Fabrika resmi olarak iflas etmediği için işçiler halen çalışıyor gözüküyor. Bu nedenle başka iş arayamıyorlar. Son çare olarak işçiler fabrikanın önüne beyaz bir bez üzerine şöyle bir şey yazıyorlar: “İşçilerle Birlikte Satılık Fabrika”.
Öyle görünüyor ki patronlar krizin faturasını işçilere kesmek için fırsat kolluyorlar. Patronlara bu fırsatı verecek olan işçilerin bilinçsizliği ve örgütsüzlüğüdür. Bu nedenle patronların yalanlarına aldanmamak için bilinçlenmeli, örgütlenmeliyiz. Krizin faturası işçilere değil patronlara kesilmeli.