
Türkiye ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde büyümede rekor kırdı. Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekteki büyüme oranı yüzde 11,1 oldu. Hükümet sözcüsü gazeteler “müjdeli” haberi ballandıra ballandıra anlattılar. G20’deki ülkeler içindeki en yüksek büyüme oranına sahip ülke olmakla övündüler. Türkiye ekonomisi nasıl oldu da böyle büyüdü? Bu büyümeden işçilerin payına ne düştü, buna bakmak lazım.
Türkiye ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde büyümede rekor kırdı. Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekteki büyüme oranı yüzde 11,1 oldu. Hükümet sözcüsü gazeteler “müjdeli” haberi ballandıra ballandıra anlattılar. G20’deki ülkeler içindeki en yüksek büyüme oranına sahip ülke olmakla övündüler. Türkiye ekonomisi nasıl oldu da böyle büyüdü? Bu büyümeden işçilerin payına ne düştü, buna bakmak lazım.
Geçen sene aynı dönemde %1,3 daralma varken, 2017 başında büyüme oranları %3’lerde iken 9 ay gibi kısa bir sürede %11’in üzerine çıkılmasının nedenleri var. Ekonomik daralmayı önlemek ve piyasadaki nakit akışını hareketlendirmek için şirketlere hazineden 200 milyar liradan fazla kredi aktarıldı. Hazinede bulunan paraların büyük çoğunluğunu işçilerin doğrudan ya da dolaylı olarak ödedikleri vergiler oluşturuyor. Bunun yanı sıra şirketlerin ödemeleri gereken vergilerde indirime gidildi, SGK ödemelerinin bir kısmı işsizlik sigortası fonundan karşılanırken bir kısmı da ötelendi. Dayanıklı tüketim mallarında yapılan indirimlerle tüketim cazip hale getirildi. Kredi ve kredi kartı mekanizması her zamanki gibi devredeydi. Bu destekler ile üretim ve tüketimde bir “canlanma” yaşandı.
Büyümenin olduğu sektörler ise şöyle; inşaat sektöründe yüzde 18,2, kredilerin etkisi ile sanayi sektöründe yüzde 14, tarımda ise yüzde 2. Büyümede birinci sırada inşaat sektörünün yer alması, inşa edilen konutları alması beklenen insanların alım gücünün düşmesi, doların yükselmesi, artan işsizlik büyümenin her an patlamaya hazır bir balon olduğunu gösteriyor.
Ekonomik büyümeden işçilerin payına artan enflasyon karşısında düşen alım gücü, ücretleri arttırabilmek için uzayan iş saatleri, gittikçe yükselen işsizlik düşüyor. Yani söz konusu canlanma yine patronlara yarıyor. Kârlarını arttıran patronlar devletin SGK ödemelerindeki indirimleri 2018’de yapmayacak olmasını bahane ederek asgari ücrete zam yapılmasını istemiyorlar. Yani patronlar işçileri daha da fazla sömürerek zenginliklerini arttırmak istiyorlar.
Kapitalist düzende patronlar sınıfı krizlerden işçileri daha çok sömürerek, emperyalist savaşları daha çok körükleyerek çıkmaya çalışıyorlar. Sermayenin büyümesine dayalı bu düzenin işçilere hiçbir faydası yoktur. Dünyanın nimetlerinden yararlanmak şöyle dursun, geçinebilecek bir ücret dahi alamayan işçi sınıfının koşullarını düzeltmesi için örgütlenmekten başka çaresi yoktur.