
Dün Ankara’da bir inşaat işçisi, Meclisin önünde kendini yaktı. Elindeki benzin bidonuyla Meclis Hastanesi önüne gelen 39 yaşındaki işçi, maddi sıkıntıları olduğunu, kendini ateşe vereceğini söyledi. İşçi benzini üzerine döktü ve çakmağı ateşledi. Bu sırada orada bulunan polisler işçiye müdahale etti. Alev alan kıyafetleri söndürülen işçi ambulansla Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.
Kendini yakan işçi iş kazası geçirmiş ama çalıştığı şirket verdiği sözleri tutmamıştı. Milyonlarca işçi gibi o da, aynı zamanda kredi borcu bataklığına batmıştı, geçinemiyordu. İşçi sınıfına dönük saldırılar giderek ağırlaşıyor. Hükümet ve patronlar “ekonomi büyüyor” diyorlar. Ekonomi büyüyor, ama işsizlik artıyor! Çalışma saatleri uzuyor, ücretler giderek düşüyor, taşeronlaştırma alabildiğine yaygınlaşıyor, emekli olmak hayal oluyor, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için her gün onlarca işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Patronların sermayesi büyürken işçi sınıfı kölece çalışma ve yaşama koşullarına mahkûm ediliyor. Sermayenin saltanatı altında milyonlar aç, işsiz ve umutsuz. İşte kapitalizmin işçilere reva gördüğü yaşam bu. Tüm bu saldırılar elbette işçi sınıfının öfkesinin alttan alta mayalanmasına neden oluyor.
Bugün işçi sınıfının örgütsüz oluşundan güç alan, haklarımızı gasp eden, işçilere kölece yaşamayı, açlığı ve sefaleti dayatan dünyanın bilcümle egemenleri bilmelidir ki bu devran hep böyle gitmeyecek. Geçmişte defalarca olduğu gibi egemenlerin yüreklerinin tir tir titreyeceği günler de gelecek. İşçi sınıfı er ya da geç patronlar sınıfından hesap soracak.