
Biz işçiler sabahın karanlığında işe gideriz. Akşamın karanlığında eve geliriz. Tüm yaşamımız çalışmak olmuş. E, haliyle bu da insanda denge bırakmıyor. Başıma gelen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Akşam çok geç olmadan uyudum. Sabah erkenden uyandım, geç kalma korkusuyla çabucak hazırlanıp çıktım evden. Önce bir gariplik hissettim, sokakta insanlar yok. Durağa hızlıca yürüdüm, sonra fırından simit alayım dedim. “Bir simit alabilir miyim?” deyince fırıncı “yok, daha çıkmadı” dedi. “Nasıl çıkmadı, her gün bu saatlerde çıkıyor. Allah Allah bugün niye simit çıkmadı” diye düşündüm. Tam fırından çıkmak üzereydim fırıncı “siz bu saatte işe mi gidiyorsunuz?” dedi. “Evet” deyip çıktım. Her neyse, durağa az kalmıştı. Ama gariplikler devam ediyordu. Kendi kendime söylenmeye başladım: “Neden bu yoldan arabalar geçmiyor? Oysa her gün trafik olurdu. Belki bugün Cumartesidir ama Cumartesi çalışmıyoruz.” O ana kadar saate bakmak aklıma gelmemişti. “Bu servis nerede kaldı?” diye sitem ediyordum. Fabrikada birlikte çalıştığım arkadaşımı aradım ama cevap vermedi. “Acaba uyuya mı kaldı? Yoksa kesin cevap verirdi” diye düşünürken nihayet saate bakmak aklıma geldi. O an dondum kaldım, saat daha 5’i 45 geçiyordu. “Benim bu saatte, burada ne işim var?” dedim. Kendi kendime konuşa konuşa, kızgınlıkla eve gittim. Bir saat sonra tekrar evden çıkıp durağa gittim, servisime bindim.
7’ye 10 kala çıkmam lazımken sabahın 5’inde çıkmışım yola. İş arkadaşım çay saatinde yanıma geldi. “Sen niye o saatte beni aradın? Uyku sersemliğiyle telefona bakamadım, bir şey mi oldu?” diye sordu. Ben anlatmaya başladım, arkadaşım gülmeye başladı. “Senin başına bir kere gelmiş, benim başıma kaç defa geldi. Hem sen yine iyi bir saatte çıkmışsın. Ben daha erken çıkmıştım. Babam gelip beni duraktan almıştı” dedi. Aynı şeyin başka arkadaşların da başına geldiğinden bahsetti. Sonra bu halimize ağlayalım mı gülelim mi, bilemedik. Biz işçiler sabahın köründe uyanıyoruz. Patronların doymayan aç gözlülüğü yüzünden yaşayan ölülere dönüyoruz. Peki, biz işçiler bu insanlık dışı koşulları hak ediyor muyuz? İnsanız, insan gibi yaşamak istiyoruz. Bu da ancak işçilerin gücünün farkına varmasıyla mümkün olacaktır.