Her sene yaz döneminde işyerlerimizde yıllık izinleri bekleriz. Yasalarda belli olmasına rağmen bu sene de işyerlerimizde yıllık izin süresinin ne kadar olacağı hatta olup olmayacağı üzerinden bir tartışma yürüyor. Patronlar birçok işyerinde hakkımız olan yıllık izinlerimizi elimizden almak üzere saldırıya geçmiş durumdalar. Aslında her sene, ola ki izinlerimizi almayı başarsak bile, patronların keyfine göre izinlerimizi bazen zorunlu olarak bir hafta kışın, bir hafta yazın kullanmak zorunda kalıyoruz. Bizi durup dinlenmeksizin çalıştıran ve bizim sırtımızdan yaşayan bu asalaklar, ne zaman dinleneceğimize de keyiflerince karar veriyorlar.
Bir yandan esnek çalışma adı altında pervasızca saldırıyorlar diğer yandan hayatlarımıza keyiflerince müdahale ediyorlar. Yılın neredeyse her günü çalışıyorsunuz. Buna rağmen senede toplam 15 gün izniniz var. Bunu da nasıl üretime endeksli olarak kullanırım politikalarıyla bize zehir etmeye çalışıyorlar. Her sene biraz olsun dinlenebilmek için dört gözle izin dönemlerini bekliyoruz.
İzin kullanmak istiyoruz dediysek yanlış da anlaşılmasın. Öyle patronlar gibi lüks otel ve yatlarda tatillere gitmekten söz etmiyorum. İnsan vücudunun biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğundan söz ediyorum. Bizi bir robot gibi görüp, yağımızı değiştirip çalıştırmaya uğraşıyorlar. Tüm diğer kazanımlarımız gibi yıllık izin hakkımızın da gasp edilmemesi için mücadele etmeli ve örgütlü bir biçimde karşı koymalıyız. Hem çalışma saatlerimizin azaltılması ve yaşamaya zaman kazanabilmek hem de kısacık yıllık izinlerimizin daha uzun olmasını sağlamak, izinlerimizi ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda kullanabilmek için mücadele etmeyi önümüze koymalıyız.
Hak verilmez alınır. Biz de, gasp edilmiş kazanım ve haklarımızı geri alıp yeni haklar için mücadeleye atılmalıyız.