
ABD’nin Florida eyaletinde 14 Şubatta bir lisede gerçekleşen ve 17 öğrencinin ölümüne neden olan katliam, birinci ayında ülke çapında yürüyüşler, oturma ve boykot eylemleriyle protesto edildi. On binlerce öğrencinin katıldığı eylemlerde bireysel silahlanma protesto edilirken, silah tekellerinin çıkarına işleyen silah edinme yasasının sıkılaştırılması istendi.
Yapılan yürüyüşlerde bireysel silahlanma karşıtı dövizler taşındı ve sloganlar atıldı. “Ulusal Okul Boykotu” adıyla düzenlenen boykot eyleminde, yaşamını yitiren her bir öğrenci için birer dakika, toplamda 17 dakika boyunca boykot gerçekleştirildi. ABD genelinde 2 binden fazla okulun katıldığı boykot eylemine, Amerikan Kadın Yürüyüşü, Sivil Özgürlükler Birliği gibi sivil toplum örgütleri de destek verdi. On binlerce öğrencinin katıldığı protestolar, Trump’ın göreve geldiği günlerde kadınların yaptığı geniş katılımlı gösterilerden sonraki en geniş katılımlı eylemler olma niteliğini taşıyor.
Silah şirketlerinin taleplerini gözeten Amerikan yönetimi, bireysel silahlanmanın sonucu olarak özellikle okullarda bugüne kadar gerçekleştirilen çok sayıda katliam ve saldırılara karşı gerçekleştirilen tepki eylemlerine rağmen, bireysel silahlanmayı kısıtlamadı. Silah lobisi Ulusal Silah Birliği NRA’nın isteği üzerine Trump silah edinme yaşını 18’den 21’e çıkaracak yasal düzenlemeden de vazgeçmişti.
ABD’de öğrencilerin uzun yıllar sonra gerçekleştirdiği kitlesel eylemler, öğrenci gençlik arasında, kapitalizme karşı hoşnutsuzluğun arttığını gösteriyor. 2011’deki Wall Street eylemleri, 2012’de yine Florida’daki gibi okullarda artan silahlı saldırılara karşı gerçekleştirilen eylemler, 2017’deki Charlottesville’de başlayan anti-faşist gösterilerin birçok kente yayılması ve dün gerçekleştirilen ders boykotları ve yürüyüş eylemleri gençliğin tepkisinin tezahürleridir.
Emperyalist piramidin tepesindeki “süper güç” ABD’nin okullarında gerçekleşen katliamlar, kapitalizmin tarihsel bunalımının derinleşmesine paralel olarak artarken, gençlik içinde düzen karşıtı duygular da mayalanıyor. Çürüyen kapitalist sistem gençliğe işsizlikten, ağır çalışma koşullarından, düşük ücretlerden, yoksulluktan, kapkaranlık ve belirsiz bir hayattan başka bir şey sunamıyor. Bu nedenle emekçi sınıfların gençliği, öfkesini düzene karşı yönlendirmelidir. Öfkesini düzene karşı yönlendiren gençlik, kapitalist sömürü sistemini ve onun sömürücü egemenlerini insanlığın başından def etmek için işçi sınıfının mücadele saflarında bir araya gelmelidir.