
Dünyanın birçok köşesinde işçi mücadelesi yükseliyor. İspanya’dan İran’a, Yunanistan’dan Mısır’a, Türkiye’den Güney Kore’ye kadar pek çok ülkede yaşanan grev ve direnişler işçi sınıfının gücünü ortaya koyuyor. Gelişen grev ve direnişler işçi kitlelerinin tüm dünyada huzursuz olduğunu ve çürüyen kapitalist düzenden bıktıklarını gösteriyor. Patronlar sınıfı, uzun bir süredir neo-liberal politikalarla işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırıyor. Bu saldırılar sonucunda sosyal güvenlik kuşa çevrildi, mezarda emekliliğin yolu açıldı, iş saatleri uzadı ve ücretler düştü. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, ekonomik krizin faturası da işçi sınıfına çıkartılmak isteniyor. Daha şimdiden yüz binlerce işçi işten atılmış bulunuyor, zaten düşük olan ücretler iyice kuşa çevrilmek isteniyor ve toplu iş sözleşmelerinde sıfır zam dayatılıyor.
Tüm bu saldırılara karşı işçi kitleleri grev ve direnişlerle cevap vermeye başlıyor. Havayolu ve Telekom greviyle başlayan, SSGSS karşıtı eylemlerle gelişen süreç, yeni grev ve direnişlerle devam ediyor. Uzun bir süredir devam eden kimi grevler, patronların tüm baskısına rağmen kırılamamıştır. Yörsan, Arçelik ve Tega grevleri buna örnektir. Bunları Kocaeli Üniversitesi, Desa Deri, Unilever, E-Kart, Çapa Çağ ve Arkas Liman işçilerinin grev ve direnişleri izlemektedir. Önümüzdeki dönemde grev ve direnişler daha da gelişecektir. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ve ilçe belediyelerde çalışan on binlerce işçi, toplu sözleşme süreci tıkandığı için işyerlerine grev kararı asmış bulunuyor. Metal işkolunda ise, zorlu toplu sözleşme görüşmeleri daha yeni başlamıştır. Patronların dayatmalarına karşı işçilerin mücadeleden başka çareleri yoktur.
12 Eylül faşist rejimiyle işçi sınıfının örgütlülüğünü dağıtan patronlar son dönemde gelişen grev ve direnişlerden bir hayli rahatsız oluyorlar. Sendikalaşan, işten atmaları ve toplu sözleşme görüşmelerinde sıfır zammı kabul etmeyen, grev, direniş ve yürüyüşlerle seslerini duyuran işçilere, patronlar tahammül edemiyorlar. Patronlar, işçilere baskı uygulayarak, saldırılar düzenleyerek, tutuklatarak ve para cezası kestirerek örgütlü mücadeleyi kırmaya çalışıyorlar.
Tega grevine özel güvenlik saldırırken, Desa Deri işçilerine “kaldırımı işgal” cezası kesildi, Kocaeli Üniversitesinde Oleyis grevini ziyaret eden işçiler ve sendika yöneticileri gözaltına alınarak tehdit edildi. 1 Mayıs’ta işçileri coplayan ve gaza boğan polis, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yürümek isteyen 5 bin işçiye de saldırmaktan geri durmamıştır. İşçilere tazyikli su sıkılmış, gaz bombaları atılmış, coplanmış ve üzerlerine panzer sürülmüştür. Son olarak, Arkas liman işçilerine saldırılmıştır. Patronların kiralık uşakları grev yerine giden işçilerin önünü kesmiş ve işçileri ağır şekilde yaralamışlardır. Hastaneye kaldırılan arkadaşlarını ziyarete giden işçilere ise jandarma müdahale etmiştir. Ne var ki patron-polis-jandarma işbirliği, grev ve direnişteki işçileri yıldırmamıştır. İşçiler, grev ve direnişlerine sahip çıktıklarını, mücadeleye devam edeceklerini açıklamışlardır.
Yürüyen grev ve direnişlerin başarıya ulaşması, tüm işçi kitlelerine moral, cesaret verecek ve yeni mücadelelerin fitilini ateşleyecektir. Ancak grev ve direnişlerin başarıya ulaşmasının ve toplu iş sözleşmelerinin işçilerin lehine sonuçlanmasının yolu, işçilerin birlikte mücadelesinden geçiyor. Tek tek yürüyen grev ve direnişleri birleştirmeli, işçilerin birliğini güçlendirmeli ve patronların karşısına daha güçlü bir şekilde çıkmalıyız. Beri taraftan da, tüm sendikalar grev ve direnişlere omuz vermeli ve işçileri yalnız bırakmamalıdırlar. Sendikaların, grev ve direnişlere destek vermek üzere, örgütlü işyerlerindeki işçileri harekete geçirmesiyle mücadele daha da gelişecek ve kitleselleşecektir. Geri adım atan ise patronlar olacaktır.
Grev ve direnişlerin başarıya ulaşması için dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltelim. İşçi sınıfının örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka bir çıkar yolu, başka bir kurtuluşu yoktur. İşçi sınıfı ya örgütlüdür ve her şeydir ya da örgütsüzdür ve hiçbir şeydir!
Yaşasın işçilerin birliği!
Yaşasın sınıf dayanışması!