
Merhaba, sizlere biz üniversite öğrencilerinin yaşadıklarından bahsetmek istiyorum. Biz öğrenciler olarak, üniversitelere bir sürü masraf edip zihinlerimizi ezberlerle doldurarak YÖK’ün düzenli olarak değişen ve gitgide içi boşaltılan sınavlarıyla giriyoruz. Herkesin farklı olanaklarla hazırlandığı, farklı yeteneklere sahip olduğu düşünülmeden hepimizin girdiği ortak sınavdaki “başarı sıralamamıza” göre bölüm seçip üniversitelere yerleşiyoruz. Üniversiteye gelince hepimizin hayali; üniversite bitince girdiğimiz bölümle alakalı, eğitimini aldığımız bir işte çalışmak ve bu işten para kazanıp hayatımıza geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı gibi problemler olmadan devam etmek oluyor. Ama bizim hayallerimizin parıltısı kapitalizmin gerçekliği karşısında sönüp gidiyor.
Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı kesermiş. Bizlerin hayalleri ve hayatları burjuvazinin umurunda bile değil! Patronların umurunda olan şey kendi sınıf çıkarlarıdır ve onların çıkarları bizim çıkarlarımıza her zaman zıttır. Şuan işçi sınıfı örgütsüz ve safları dağınık halde olduğundan, egemenlerin dünyayı nasıl bir cehenneme dönüştürdüklerini hepimiz görüyoruz ve bu dünya onların bencil ve yıkıcı sınıf çıkarlarına bırakılmayacak kadar güzel.
Sevgili dostlar, kapitalizmin karanlığı biz işçi sınıfının, emekçi sınıfların gençlerini boğuyor. Bu karanlık örgütlü ve sınıf bilincinde olmayan herkesi bir anlamıyla kör ediyor. Bizler ise bilinçli ve örgütlü genç öğrenciler, işçiler olarak etrafımızın ne kadar karanlık olduğunu görsek de, emperyalist çürümeye teslim olmuyoruz. Bizler kapitalist sömürü düzenine karşı verilen mücadele saflarına katılırsak, ancak o zaman kör karanlıktan kurtulup özgür, aydınlık yarınlara ulaşabiliriz!