Cevizli Tekel işletmesinde çalışan İmam Bulak isimli işçi 18 Ağustos günü akşam saatlerinde fabrikada kimsenin olmadığı bir bölümde, kendisini asarak yaşamına son verdi. Bulak’ın ipin ucunda sallanan ölü bedenini fabrika bekçileri bulmuş. İmam Bulak bir hafta önce de evinde çamaşır suyu içerek intihar girişiminde bulunmuş. Bulak’ın fabrikadan işçi arkadaşları aralarında para toplayıp Bulak’ın ailesine yardımda bulundular. Cenazesini ailesi memleketi Elazığ’a götürdü. Elazığ’da toprağa verilen Bulak’ın başında yine işçi arkadaşları vardı. Bu ölümle bir kez daha sarsılan Tekel işçileri, uzun zamandır psikolojilerinin bozulduğunu, Tekel’de boş oturmayı kabul etmediklerini, üretimde çalışmak istediklerini dile getirdiler.
10 yıldır Tekel’de çalışan İmam Bulak işe Muş’ta başlamıştı. 2004 yılında Muş yaprak tütün işletmesi kapanınca İstanbul Cevizli Tekel’e gönderildi. Dört yıldır Cevizli Yaprak Tütün 5. ambarında çalışıyordu. Tekel’in satılmasının ardından Tekel işçilerinin farklı işlerde çalıştırılmaya başlanması tüm işçilerde olduğu gibi İmam Bulak’ta da gelecek kaygısı, işsiz kalma korkusu yaratmıştı. İmam Bulak’ın arkadaşları İmam’ın intiharını gelecek kaygısı yaşamasına bağlıyorlar. Ağabeyi, İmam’ın özelleştirme nedeniyle işsiz kalma korkusu yaşadığını söylüyor. Tekel’in satılmasının ardından Cevizli Tekel’de üretim durduruldu. Makineler sökülerek başka illerdeki Tekel fabrikalarına götürüldü. Cevizli Tekel’de çalışan 700 işçinin 200’ü başka illerdeki Tekel fabrikalarına gönderildiler. Kalan 500 işçi Tekel’in sosyal tesislerinde çaycı, garson, bahçıvan vb. olarak çalıştırılıyorlar.
Tekel işçileri bu yeni işlerine adapte olmakta zorlanıyorlar. Aynı zamanda ücretlerinde de belirli bir azalma söz konusu. İmam Bulak da Tekel’in sosyal tesislerinde çalışıyordu. Önce garsonluk yaptı. Ardından bahçıvanlık yapmaya başladı. Tekel’i satın alan firmanın tesisleri yıkıp yerine otel, gökdelen dikeceğini bilen işçiler işsizlik korkusu içindeler. Tekel işçileri önceden üretimde üç vardiya şeklinde çalışıyordu. Gece vardiyalarında ise %50 zamlı ödeme yapılıyordu. Ama artık vardiyalı çalışma yok. Bu nedenle işçilerin ücretlerinde belirgin bir azalma yaşandı. Şu an tesislerde çaycılık, garsonluk, bahçıvanlık gibi işlerde çalıştırılan işçiler bu şekilde ne kadar çalışabileceklerini de bilmiyorlar.
Özelleştirmeye karşı çıkan Tekel işçileri, Tekel’in satışını engellemek için pek çok eylem gerçekleştirdiler. Cevizli Tekel Fabrikasını işgal ettiler. Kartal meydanına yürüyüp basın açıklamaları yaptılar. Topluca SSGSS eylemlerine katıldılar. Ankara’ya gidip orada başbakanlığa yürümek istediler. Devletin sopası polisin tazyikli su, biber gazı ve copu tepelerine indirildi. Bitlis’te, Tokat’ta, Samsun’da sokaklara çıkıp Tekel’in satışına engel olmaya çalıştılar. Tekel işçileri devletin gerçek yüzünü sokağa çıktıklarında hak arama mücadelesi vermeye başladıklarında çok yakından gördüler.
1980 askeri faşist darbesinin kanlı eliyle işçi sınıfının sendikaları ve diğer örgütleri etkisiz hale getirildi. İşçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alan sermaye, özelleştirme ve toplu işten çıkarmalarla on binlerce işçiyi işten attı. İşsiz işçilerin sayısı her gün artarken iş saatleri de uzadıkça uzuyor. Özeliyle devletiyle sermaye, işçi sınıfına sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve esnek çalışmayı dayatıyorlar. İşçi sınıfı mücadeleye atılmadığı sürece bu karanlık tablo değişmeyecek. Gelecek ancak örgütlü işçi sınıfının mücadelesiyle değişecek.