İnsanlar doğum günlerinde sürpriz partiler ve hediyeler bekler. Doğum günü unutulduğunda ise dünyanın sonu gelmiş gibi kederlenirler.
UİD-DER’le tanışmadan önce benim için de doğum gününün anlamı buydu. “İnsan bir kez doğuyor, nasıl unutulur?” diye düşünürdüm. Yıllar önce beni ilk kez 1 Mayıs’a davet eden arkadaşa da “o gün benim doğum günüm, gelemem” demiştim. Oysa doğum günü kutlamak gibi bir planım yoktu ama ben yine de belki birileri hatırlar ve kutlar diye umut ediyordum. UİD-DER’li arkadaş şaka ile karışık “sen gel, kocaman pasta keseriz” deyip, sonrasında da 1 Mayıs’a neden katılmamız gerektiğini anlatmıştı. Boş hayallerin ardından koşmaktansa yaşanılır bir dünyayı yaratma mücadelesinin içinde olmamız gerektiğini söylemişti. Ben bu sözleri dinleyince doğum günümü unutup nasıl etsem de sabah kalkıp mitinge katılsam diye düşünmeye başladım. Çünkü ailem hiçbir şekilde izin vermeyecekti, keza izin vermedi de annem. Ama kafaya koymuştum. Benim de var olan örgütlü sese güç katmam ve güçlenmem gerekiyordu. Miting günü erkenden kalktım, herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra saklı olan anahtarı bulup çıktım evden. Ancak bu sefer de korku ve heyecan başladı. Alana girdiğimizde ise korku cesarete dönüştü. O gün UİD-DER’li arkadaşı dinleyip iyi ki 1 Mayıs’a katılmışım. Yoksa bugün hâlâ olmayacak hayallerin peşinden koşan, kapitalizmin yalanlarına kanan, örgütsüz bir işçi olacaktım ve örgütlü gücün tadına varamayacaktım.
Teşekkür ediyorum UİD-DER! Ve dünyanın her yerinde kutlanan, o güzel günde, işçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününde doğan tüm işçilerin doğum günü ve tüm dünya işçilerinin 1 Mayıs’ı kutlu olsun…
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü!