
Vardiyayı teslim ettikten sonra, servis beklerken Zeki ile Halil arasında hararetli bir tartışma başladı. Belli ki çoktandır başlamıştı koyu sohbet. Konu 1 Mayıs olunca ben de dâhil oldum sohbete. “Hayırdır arkadaşlar, derdiniz ne? Çok hararetli bir tartışma yürüyor sanırım” dedim.
Halil: Ya sorma abla, şu bizim Zeki var ya, ne adam ama ya.
Ben: Ne yaptı ki Zeki?
Halil: Gel 1 Mayıs’a beraber gidelim, diyorum. Adam, “çocuğumu, eşimi gezmeye götüreceğim” diyor.
Zeki: Abla, ne yapayım? Zaten bir gün tatil.
Ben: İyi de Zeki, haftalık tatilimiz de bir gün. Ama 1 Mayıs başka bir gün. Neden gelmek istemiyorsun ki?
Halil: Neden olacak abla, niyeti yok niyeti. Sen gelmezsen, senin yerine patron mu gelecek yani? Evde tıkılıp kalınca, hakların daha çok mu artıyor? Ben anlamıyorum ki abla ya, nedir bu kendinden eminsizlik. Oğlum bak senede bir gün dünya sokaklara dökülüyor. Niye? Daha iyi haklar elde etmek için çoluk çocuğuna iyi bir gelecek sunmak için.
Zeki: İyi de kardeşim, bir tek benim gelmemle ne değişecek? Patronlar “Zeki gelmiş, vermediğimiz haklarını hemen verelim mi?” diyecekler.
Halil: Bak kardeşim, tek kişiyle bir şey olmaz. Ama senin gibi düşünen nice arkadaş var başka fabrikalarda, mahallelerde. Binlerce fabrika var ve her fabrikadan senin gibi “Bir benle ne değişir ki?” diyen insanlar çoğalırsa, işte o zaman zaten bir şey değişmez. Sende filler ve çimenler hikâyesini anlattırma şimdi bana.
Ben: Zeki, Halil doğru söylüyor, senin gibi nice insan var. Ben gitmesem fark edilmem, benim yokluğum kalabalığı etkilemez deme. Sen kendine mi güvenmiyorsun? Ya da 1 Mayıs’ın ne olduğunu mu bilmiyorsun? Hangisi? Yabancı yok, biz bir aileyiz artık, her gün sekiz saat ailemizden fazla görüyoruz birbirimizi.
Zeki: İkiniz de doğru söylüyorsunuz da, ben gerçekten 1 Mayıs’a hiç gitmedim. Gitmek istedim hep, amcam “oralara gitme işinden olursun” dedi. İşimden olur muyum gerçekten abla?
Ben: Olur mu öyle şey Zeki! Ben yıllardır gidiyorum. Sendikalarla giden işçiler var. Sendikası olmayanlar fabrika olarak katılıyorlar. Tabi sendikaları olsa daha iyi olur, ama onu da zamanla yaparlar inşallah.
Zeki: Tamam o zaman benim amcaoğlu sendika işlerinden anlıyor, uğraşıyor. Ben de onunla giderim.
Halil: Valla gel de kardeşim nasıl gelirsen gel. Orası bizim gibi işçilerin bayram yeri. Bayram yerini boş bırakmak olmaz. Seneye de beraber gideriz kardeşim.
Halil’e sarılan, bana da gülümseyerek bakan Zeki ile vedalaşıp servislerimizin yolunu tuttuk. Zeki gibi nice işçi var. Korku duyan, hiç 1 Mayıs’a gitmeyen ya da 1 Mayıs’ın ne olduğunu bilmeyen. Kafalarında dönen soruların cevap bulmasını bekliyorlar. Çevremizde 1 Mayıs’a gelmeyen, gelmek istese de medya tarafından korkutulan kardeşlerimizin elinden tutup, sınıfımızın gücünü fark etmesini sağlamak hepimizin boynunun borcudur.