
Eski Karabük Demir Çelik Fabrikasının Yönetim Kurulu Başkanı ve işadamı Mutullah Yolbulan’ın cenazesinde her zaman tanık olamayacağımız bir şey yaşandı. Bir grup işçinin helallik istenildiği esnada öfkeli bir şekilde “helal etmiyoruz” demesi haber sitelerinde yerini aldı. Medya bu haberi tam içeriği ile paylaşmadı. Cenaze töreninde işçilerin öfkesini skandal olarak değerlendirdi.
İşçiler neden bu kadar öfkeliydi? Çünkü ölen patron geçmiş yıllarda bu işçileri işten atmış, mağdur etmişti. İşçilerin işten atılma nedeniyse yasal haklarını kullanıp sendikaya üye olmalarıydı. İşçiler yasalara uygun hareket ederken, devlet madalyası almış patron yasadışı bir hareketle işçileri işten atmıştı. Tabi ki başına böyle bir işten atılma olayı gelmeyen birinin, haklarını helal etmeyen işçilerin öfkesini anlaması zor. “Ölmüş adamın cenazesinde bu da yapılır mı?” diyenler oldu. Oysa aynı haberi izleyen veya seyreden Avcılar Belediyesinde çalışıp işten atılan temizlik işçileri, işten atılan DHL işçileri, Aroma meyva suyu fabrikasından çıkartılan işçiler, Posco Assan veya Akkim’den atılan işçiler de aynı tepkiyi verirlerdi. Çünkü aynı şeyi kendileri de yaşadı. Onlar da yasal haklarını kullanıp sendikaya üye olan ve işten atılan işçiler. Patronlar, haksız yere işten atarak işçileri işsizlik, ödenemeyen kiralar, faturalar, çocukların eğitim ve sağlık ihtiyaçları üzerinden terbiye ediyor. Çalışan işçileri de, çıkarttığı işçiler üzerinden, “ses çıkarmayın sonunuz böyle olur” diye tehdit ediyor. İşte bu haksızlıkları yapan patronların cenaze töreninde işçiler haklarını helal etmemişler.
Bu konu üzerine babamla sohbet ederken “sizin zamanınızda işçilerin tepkisi nasıl olurdu?” diye sordum. “Bak oğlum bizim zamanımızda işçiler örgütlü işçilerdi, bunu sadece işçilerin sendikaya üye olması gibi düşünme. İşçiler bilinçliydi, patronun da kim olduğunu biliyorlardı kendi güçlerini de. Patron sendikaya üye oldu diye işçiyi işten atacaktı ha! İşçiler o fabrikayı patronun başına yıkardı, zaten patron da o yıllarda buna cesaret edemezdi. Çünkü o yıllarda işçiler bölünmemişti, bir fabrikada grev-direniş oldu mu, soluğu orada alırdık. Fabrikalarda işçiler direnişteki fabrika işçileri için para toplar, onları sürekli ziyaret ederlerdi. Patron eninde sonunda bilinçli, örgütlü mücadele eden işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kalırdı” dedi. Babamın da dediği gibi ancak bilinçli ve örgütlü olduğumuzda patronlara yaptıklarının hesabını sorarız. Yeter ki mücadele edelim, umudumuzu yitirmeden.