Coşkumuz sabah 7.30’da başladı. Derneğimizin ayarlamış olduğu araçlara gidene kadar heyecanımız kat be kat arttı. Heyecandan kahvaltı yapmak için aldıklarımızı bile yiyemedik, çantalarımıza attık. Araçlara bindikten sonra sloganlarla, marşlarla, şarkılarla coşkumuz arttıkça arttı. Aramızda ilk kez 1 Mayıs’a katılacak olan arkadaşlar vardı. İlk etapta bu coşkuya şaşırdılar. Sonra onlar da bu coşku seline kapıldılar. Yolun nasıl bittiğini anlamadık. Alana vardığımızda her yer insanlarla dolmuştu. O kalabalık, coşkumuzu daha da arttırdı. Herkes oradaydı. Çocuklarıyla gelen anneler, kadınlarıyla gelen erkekler, anneleriyle gelen gençler… Derneğimiz alanda ses aracı ayarlamıştı. O araç eşliğinde yürüyüş başladı. Sloganları gür sesimizle haykırdık göklere.
Taşeron işçiyiz ve haykırdık: “Taşeron Ölümdür, Yasaklansın”, “Tüm Çalışanlara İş Güvencesi!”
Kadınız ve haykırdık: “Şiddet, Tecavüz, Taciz! İşte Kapitalist Sisteminiz!”, “Emekçi Kadınlar Mücadeleye!”
İnsanız ve haykırdık: “Kapitalistler İçin Dökecek Kanımız Yok!”
Ve işçi kardeşlerimize seslendik: “Dünyanın Bütün İşçileri Birleşin!”
UİD-DER’in korteji kıpkızıl bir gelincik tarlası gibiydi. O gün İstanbul susmuş, bizi izliyordu adeta. Bizler örgütlü ve bilinçli işçiler olarak bu tarihi günümüze sahip çıktık. Derneğimiz UİD-DER disiplinli ve coşkulu kortejiyle bir kez daha işçileri mücadeleye davet etti. Alandaki kutlamalar bittikten sonra, dönüş yolunda söylediğimiz şarkılarla coşkumuz etrafı mest etti. Kardeşler coşkumuz hâlâ devam ediyor, edecek! Ve gerçekten de ne 1 Mayıs’ı ne de UİD-DER’i anlatmaya satırlar yetmez.