Gündemin sıkça ve hızlı değiştiği bu topraklarda her nasılsa herkes akıllı ama işçiler cahil oluveriyor. Bunu hemen hemen her konuda görmek mümkün. Özellikle yaratılan çarpık veya suni gündemlerin, balığa yem atılırcasına milletin önüne atılması ve her telden çalınıp milletin gazının alınması, az da olsa düşünebilme yetisine sahip olan kesimin de aklını sulandırmaya ve bulandırmaya yeten bir taktiğe dönüşüyor.
Son günlerde medyada tersane işçileri ve bu işçilerin eğitim düzeyi hakkındaki yapılan yorumlara baktığımda öfkemi dizginleyemiyorum. Biz üreten işçiler üzerine aşağılamalar, küçük görmeler peşpeşe sıralanıyor. Oysa tersane işçileri cahil değil, hünerli işçilerdir. Tersane işçileri cahil değil, tek tek hareket ettikleri için sınıfının farkında olmayan işçilerdir. Cahil değildirler, ama örgütsüzdürler ve onların esas sorunu örgütsüz olmalarıdır.
Tonlarca ağırlıktaki gemi ve tankları yaparak, dünyanın en güzel yatlarını inşa ederek patronlarına servet kazandıran işçilerin büyük bir kısmı sınıf bilincinden şimdilik çok uzak. Sistem tarafından da özellikle uzak tutuluyorlar. Burjuvazinin korktuğu şey de bunu bir gün işçilerin anlamasıdır. O nedenledir ki, biz çalışanların gerçek eğitimi işçi sınıfı eğitimidir. Öğrenmemiz gerekenin sınıf bilinci olduğunu kavramak ve bununla birlikte örgütlü olma bilincine yükselebilmektir.
Şunu tamı tamına anlamalıyız: bütün kötülüklerin anası başka bir şey değil, kapitalizmdir. Bakın tersanelerdeki işçiler sınıf temelinde bir mücadele ile örgütlensin, o zaman o akıllı görünen medya şaklabanlarının ve patronlarının ağızlarına o lafları nasıl tıkacaklar. Unutmayalım ki: Örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiçbir şey!