Ben bir metal işçisiyim. OHAL bahane edilerek her fırsatta biz işçilerin, özellikle de metal işçilerinin grevleri yasaklanıyor. Bir de utanmadan, pervasızca çıkıp patron örgütlerine OHAL’i savunuyorlar. “Biz OHAL’i nerede bir grev varsa, onu yasaklamak için kullanıyoruz. İş dünyamızı sarsamazsınız” diyorlar. Aslında biz işçilerin değil, patronların yanında saf tuttukları çok açık ortadadır. Tüm yaptıklarına rağmen biz işçi ve emekçilerden oy istiyorlar.
Medyada görüyoruz, emekliye 1000 lira ikramiye verildiği yazılıp çiziliyor. “Hükümet petrolde ÖTV’yi azalttı” gibi söylemleri öne çıkarıyorlar. Oysa benzinin litresi 6 lira olmuş, iğneden ipliğe her şeye zam gelmiş durumda. Ama her şey yolundaymış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Ama bugün yoksul kitlelere rüşvet dağıtanlar, seçimden sonra ilk fırsatta, kaşıkla verdiklerini kepçeyle alacaklar. Tıpkı bundan önceki seçimlerde olduğu gibi.
İşsizlik, düşük ücretler, hak gaspları, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve daha birçok sorunumuz devam ediyor. 24 Haziran seçimlerinden sonra da katmerlenerek devam edecek. Hak gasplarına, iş cinayetlerine, giderek artan vergilere, anti-demokratik uygulamalara, OHAL’e, grev yasaklarına, düşük ücretlere, uzayan iş saatlerine ve tüm bu sorunları yaratanlara, tek adam rejimine ben “Tamam” diyorum.