24 Haziran seçimlerinde bir kez daha gördük ki, medyanın yüzde 90’ı iktidarın emri altına girmiş durumda. Onlarca TV kanalı, gazete, radyo ve sosyal medya ağları tek cepheden iktidarın borazanlığını yapıyor, muhalefeti ise yok sayıyor. Sermaye medyası, işçi sınıfının mücadelesine ezelden beri düşmanca yaklaşır. Meselâ şu anda Gebze’de Flormar adlı fabrikada, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu işçiler, sırf sendikalaştıkları, haklarını aradıkları için işten atıldılar. İşçiler fabrikanın önünde, işlerine dönmek için kararlı bir mücadele yürütüyorlar. Ama sermaye medyası işçilerin davasını görmezlikten geliyor, yer vermiyor.
Adları ne olursa olsun, sermaye sınıfının sahip olduğu basın yayın organları, patronların çıkarlarını ifade eder. Elbette patronlar ellerinde tuttukları medya aracılığıyla kendi çıkarlarını tüm toplumun çıkarlarıymış gibi yansıtırlar. Borsada hangi şirket kazanmış, işçi eylemleri nasıl bastırılmış, firmalar nasıl reklâm yapmış gibi haberler sermaye medyasında hiç eksik olmaz.
İşçi basını ise sermaye basınının aksine bir çizgide yayın politikası izler. Dünyaya işçi sınıfının çıkarları açısından bakar. İşçilerin içinde bulunduğu durumu anlatır. Meydana gelen olayları işçi sınıfının çıkarlarına göre yansıtır. İşçi basını, dünyada ve Türkiye’de meydana gelen işçi hareketlerini, sendikal ve siyasal mücadeleleri, iş kazaları gibi haberleri yazar, yansıtır ve yorumlar. İşçi basını işçilerin gerçekleri öğrenmesini sağlar.
Tüm toplumu ilgilendiren haberler, patron gazetelerinde ve TV kanallarında farklı, işçi basınında ise farklı bakış açısıyla ele alınır. Örneğin kriz haberleri sermaye medyasında işçi basınından tamamen başka biçimlerde anlatılır. Düzenin çıkarlarını savunan sermaye medyası, işçilere fedakârlık yapmalarını, işsizliğe, zamlara sessizce katlanmalarını öğütler. İşçi basını ise işçilerin taleplerini sıralayarak krizin faturasının patronlara ödettirilmesini vurgular, ortak örgütlenme ve mücadele çağrısı yapar. O nedenle patronların çıkarlarını savunan devlet de, işçi basını üzerinde türlü baskılar uygular. Devlet sansür, baskı, para cezaları ile işçi basınına engel olmaya çalışır. İşte son dönemde muhalif basın dâhil işçi basını üzerinde artan baskıların nedeni de budur.
Kardeşler, şu an elinizde tuttuğunuz İşçi Dayanışması da işçi sınıfı basınının bir parçasıdır. İşçi Dayanışması sayfalarında işçi sınıfının yaşadığı sorunları ve çözüm yollarını işliyor. Gazetemizde işyerlerinden siz işçi kardeşlerimizin yazıp gönderdiği mektuplar da yer alıyor. Fabrikada yaşadığımız herhangi bir sorunu patron gazetelerinde okumamız adeta imkânsızdır. Bizler sesimizi duyurmak için mektuplarımızı işçi basınına yollamalıyız. İşçi basını hile ve yalana başvurmadan tüm sadeliği ile bize gerçekleri anlatıyor. Bu nedenle tüm işçilerin İşçi Dayanışması gazetesini daha çok sahiplenmesi gerekiyor. Tarihten de biliyoruz ki mücadeleye atılan işçi kardeşlerimizin en çok ihtiyaç duyduğu araçların başında işçi basını gelmiştir. Yayınlanan her gazete, bülten ve kitap işçilerin gözü, kulağı olmuş ve onların ortak aklını ifade etmiştir. Daha çok işçinin sınıfımıza ait gerçekleri bilmesi, yaşadığı olayların gerçek nedenlerini öğrenmesi için, İşçi Dayanışması’na sahip çıkmalı, okumalı ve okutturmalıyız.