
Emekçi kitlelere istihdam vaat ederek ve göçmen karşıtlığı yaparak ABD’de başkanlık koltuğuna oturan Trump, “sınırları koruma” bahanesiyle binlerce göçmeni tutuklatıp sınır dışı ederken, göçmen ailelerin çocuklarını anne ve babalarından ayırın bir siyaset izliyor. Trump yönetiminin emriyle geçtiğimiz Mayıs ayında, Meksika sınırından ülkeye girmek isteyen göçmelere karşı “sıfır tolerans” politikası devreye sokuldu. Böylece göçmenlere yönelik cezai yaptırımlar da değişmiş oldu. Göçmenler Federal hapishanelere gönderilirken, çocukları sığınma merkezlerine gönderiliyor. Ailelerinden zorla ayrılan çocuklar, tel örgülerle çevrili kafes benzeri yerlerde, sağlıksız koşullarda tutuluyor. Psikolojik olarak yıpranıyor, travmalar yaşıyor. Göçmen ailelerin çocuklarına yaşatılanların görüntü ve ses kayıtlarının internete düşmesiyle tepkiler büyüdü ve Trump bu uygulamayı durdurduğunu açıklamak zorunda kaldı.
Ancak tüm tepkilere rağmen hâlâ 2 binden fazla çocuğun ailelerinden ayrı tutulması ve bu sorunun çözümünün belirsiz bırakılması, ABD genelinde altı yüzden fazla yerde, yüz binlerce insanın sokaklara dökülmesine neden oldu. Temmuzun ilk haftasında New York, Los Angeles, Dallas, Denver, Chicago, Boston, Washington D.C. gibi ülkenin en büyük şehirlerinde kitlesel gösteriler ve eylemler gerçekleşti. Başkent Washington D.C.’de bir araya gelen eylemciler, Trump yönetimine karşı öfkeli haykırışlarla Beyaz Saray’a doğru yürüdü. Yürüyüş sonrasında düzenlenen mitinglerde, yaygınlaşan ırkçı ve ayrılıkçı söylemler lanetlenirken, tüm halkların hep birlikte yaşayabileceği mesajları verildi. “Hepimiz Göçmeniz”, “Ailelerin Ayrılmasına İzin Verme”, “İnsanlar İçin Birleş”, “Nefrete ve Korkuya Yer Yok, Mülteciler Hoş Geldiniz”, “Yasaklara, Duvarlara, Faşizme, Irkçılığa Hayır!” yazılı pankart ve dövizlerle bir araya gelen kitle, çocukların ailelerine teslim edilmesi ve “sıfır tolerans” politikasına son verilmesi taleplerini haykırdı. Eyleme, aileleri ile birlikte gelen çocuklar ise, “Çocuklar Kafese Konulmamalı!” yazılı dövizler taşıdı.
Egemenlerin ayrımcı, ırkçı ve baskıcı politikaları artarken, ABD’de yaşanan bu protestolar gösteriyor ki emekçilerin hoşnutsuzlukları da artıyor ve “Artık Yeter!” şiarları yükseliyor. Bir yandan ekonomik krizin diğer yandan savaşın devam ettiği dünyamızda, ülkelerinden göçmek zorunda kalan emekçilerin sayısı da kat be kat artıyor. Böylesi bir dönemde Amerikalı işçi-emekçilerin, egemenlerin tüm çarpıtma ve yalanlarına rağmen göçmen kardeşleriyle dayanışması, tüm dünya işçilerinin örnek alması gereken tutumu gösteriyor.
Yaşasın Sınıf Dayanışması!