Akıllı telefonlar çıktığından bu yana insanların elinden düşmez oldular. Herkes gerekli gereksiz telefonunu kontrol ediyor, kurcalıyor, telefona gömülüyor. Teknolojinin gelişmesi insanlık için önemli bir şey ama teknolojinin hangi yönü, hangi getirileri bizlere servis ediliyor, bu kısmını düşünmek lazım. Bizim hayatımızın içine en çok nüfuz eden ebetteki telefon. Oyunları, sosyal medyası, Twitterı, Facebooku ve daha birçok uygulaması ile telefona epey vakit harcıyoruz. Bu arada Facebook kurucusunun dünyadaki en zengin 5 kişinin arasında olduğunu da hatırlatmak isterim.
Çalıştığım fabrikada yaz döneminde işler yoğunlaşınca kadrolu işçi almak yerine daha ucuza çalıştırmak için taşeron işçiler alınır. Yemek saatinde o gençlerden biri “geçen sene öğretmenim tüm sosyal medya hesaplarımı kapattı. İki gün dayanabildim, nefessiz kalmış gibi hissettim kendimi” dediğinde onun ne hissettiğini anlamaya çalıştım. Neden diye sorduğumda, kendini orada ifade edebildiğini söyledi. Benim anladığım; hayatın içinde gerçekten mutluluk verici ve anlamlı bir şey yaşayamadığı için sanal âlemde sosyal medya aracılığıyla kendini tatmin ediyor.
Geçen akşam telefonumu şarja taktım, iki saat geçti, “dolmuştur artık alayım” dedim ama telefon kapandı kapanacak, hiç şarj olmamış. Telefonla uğraştım, kabloya baktım belli ki ikisi de problemli. Neyse kabloyu bantladım, şarj giriş yerini de fırçayla temizleyince şarj olmaya başladı. Aradaki temassızlık sorununu çözdüm. İlk başta şöyle bir baktım, elektrik var, fiş takılı, telefon sağlam görünüyor ama başka bir sorun var. Temassızlık. Bugün işçi sınıfının durumu da aynı gibi geliyor bana. İşçi sınıfının muazzam direnişlerle dolu bir tarihi, hazinesi var. Mücadeleyi geçmişten geleceğe taşıyan aktarma kayışları var. Ama aktarma kayışlarıyla işçi sınıfı arasında temassızlığa neden olan engeller var. Bu engelleri aşarak birleşmeli ve haklarımıza sahip çıkmalıyız.