
Merhaba, DHL Express işçileri olarak yönetimin işten atma saldırısına karşı verdiğiniz mücadele, bir seneyi doldurdu. Süreci İşçi Dayanışması okurları için özetleyebilir misiniz?
Birinci İşçi: Aslında DHL Express’te de her işyerinde yaşanan sorunlar vardı. Öncelikle iş güvencemiz yoktu. İşveren istediği zaman istediği işçiyi işten çıkarabiliyor veya bölümünü değiştirebiliyordu. Verilen zamlar kişilere göre değişiyor veya terfi politikalarını işçileri bölmek üzere belirliyorlardı. İstediğinin önünü açıyor, istediğinin önünü tıkıyorlardı. Bu sorunların çözümünü sendikalaşmakta gördük ve DHL Express işçileri olarak sendikamızda örgütlenmeye başladık. Çalışmalarımız meyvesini verdi ve sendikalı olmak için yeterli çoğunluğu oluşturduk. Bakanlık da yetkimizi onayladı ama işveren sendikalaşma çalışmasında ön plana çıkan dokuz işçiyi işten çıkardı.
İkinci İşçi: Bu şirket 1989 yılından beri Türkiye’de ve o yıldan beri birçok işçi işten çıkarıldı. Tabii o zaman bir sendikal çalışma olmadığı için kimse bizimki gibi eylemler yapmadı. Herkes kaderine razı geldi ve başka yerlerde iş aramaya başladılar. Yani burada ilk defa biz, işçilerin kaderinin patronların iki dudağı arasında olmadığını göstermeye çalıştık. Örgütlü işçilerin yapabileceklerini göstermek adına buradaki direniş çadırımız iyi bir örnek oldu. Bu süreç içerisinde açılan davalar tek tek lehimize sonuçlandı. Haklılığımız mahkeme kararlarıyla da tescillenmiş oldu. Direnişimiz bir yıldır aynı coşkuyla devam ediyor. Tamamen sonuçlanana kadar da devam edecek.
Geçmişin mücadeleci işçi kuşakları grev ve direnişlerin işçiler için bir okul olduğunu söylerler. Bu bir senelik direniş deneyimi sizlere neler kattı?
İkinci İşçi: Burası gerçekten bir okul oldu bizim için. Vaktimizin büyük kısmını burada geçiriyoruz ve birçok şey öğreniyoruz. Yaşam tarzımız, olaylara bakış açımız değişti. Bizler belli yaş aralığında olan ve bu tür olaylarla daha önce karşılaşmamış işçileriz. Aramızda sendikayla ilk defa tanışan arkadaşlarımız var. Sendikalı olmanın kazandıracağı hakları ilk defa burada öğrenen arkadaşlarımız var. Mesela daha önce bir direniş çadırıyla karşılaşsam “burada ne yapıyorlar?” diye düşünüp, geçip giderdim. Ama artık çok farklı hissediyorum. Daha önce tesadüfen haberlerde gördüğümüz, okuduğumuz direnişlerin aslında ne olduğunu yaşayınca anladık. Mücadelenin bize kazandırdığı en önemli şey de dayanışmanın ve örgütlülüğün önemini kavramamız oldu. Örgütlü işçi her zaman hakkını savunabilir, mücadele edebilir. Birlik olursak, dayanışma halinde olursak hakkımızı daha güçlü savunabiliriz.
Birinci İşçi: Burası bizim için hem okul oldu hem de ikinci bir askerlik oldu. Askerlik yapanlar bilir, askerde öğrendiğin şeyler nedense hep akılda kalır. Direniş de böyledir. İnsana birçok önemli tecrübe, fikir ve davranış tarzı kattığını yaşayarak görüyoruz. Bir işçi olarak olaylara nasıl bakacağımızı burada öğrendik. Sadece bizim değil diğer işçilerin de bizim direnişimizden çıkaracağı dersler var. Birçok işçi, direnişimizi örnek alıp “biz de yapabiliriz” diyebilmeli, biz bunu istiyoruz. Biz sendikamızla birlikte sonuca varacağımızı ilk günden itibaren söylüyorduk ve bugün de öyle söylüyoruz. Biz işe geri döneceğimize ve toplu sözleşme yapacağımıza eminiz. Moral ve motivasyon kaynağımızı da bu inanç oluşturuyor.
İnsanın haklı olduğunu bilmesinin ve mücadelesine inanmasının yanı sıra sınıf dayanışması da çok önemli bir moral kaynağıdır. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
İkinci İşçi: Burada kaldırımın üzerinde bir yılı, dört mevsimi geçirdik ve pek çok zorluk yaşadık ama aldığımız destek direncimizi güçlendirdi. Sendikamız olmasaydı böyle bir örgütlülük sağlayamazdık. Başından beri yanımızdalar ve onların çabaları, onlardan gördüğümüz destek bizi güçlü hissettiriyor. Sendikamızın bağlı olduğu ITF ve ETF gibi federasyonların yurt dışından vermiş olduğu destekler var. Eylemlerde bizleri desteklemeye gelen sendikalar var. Elbette bir de siz varsınız. Tüm bunlar, bu süreçte bizlere yalnız olmadığımızı hissettirdi. Bunun sadece bizim davamız olmadığını, aslında işçi sınıfının davası olduğunu gösterdi. Bizi güçlü kıldı ve bir sonraki güne daha hazırlıklı gelmemizi sağladı.
Birinci İşçi: İçerideki arkadaşlarımız, ailelerimiz, eşimiz, dostumuz moral kaynağımız oldu. Bu dayanışma bize haklı olduğumuzu hissettiriyor. Hem içerideki arkadaşlarımızın, hem UİD-DER gibi işçi örgütlerinin hem de uluslararası sendikaların desteği çok önemli. Her koşulda yanımızda olduklarını hissettiriyorlar. Haklı olduğumuzu sadece biz değil, başka insanların da görmüş olmasının bizim için çok anlamı var. Bu tür dayanışma örneklerinin çoğalması durumunda aslında insanların haklarını daha kolay savunabileceğine inanıyoruz.
Anayasal güvence altında olduğu söylense de bugün işçilerin sendikalaşma girişimleri çeşitli saldırılarla karşılaşıyor. İşçiler işten atılıyor, işe iade davaları uzadıkça uzuyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
TÜMTİS Örgütlenme Uzmanı Murat Küçükşahin: Eski Başbakan Binali Yıldırım işçilere “sendikalaşmaktan korkmayın” demişti, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan; “iki sendikaya bile üye olabilirsiniz” demişti. Geçmişte yüzlerce örneği var ama işte bugün Flormar işçileri, DHL Express işçileri sendikalaştı diye kapının önüne konuldular. Kimse onlar için kılını kıpırdatmıyor. İşverenler, sendikalaşmak anayasal bir hak değilmiş gibi davranarak öncü işçileri işten atıyor. Böylece işçiler korkutulup sendikalardan uzaklaştırılmaya çalışılıyor. İşverenin işçi atmasının yasak olması gerekir. İşçinin mücadelesi başarısızlığa uğrasın diye patronlar sendikanın yetkisine itiraz ediyorlar ve mahkeme süreci başlıyor. Mahkeme süreci çok ağır işletiliyor ve bu süre zarfında işçi yorulsun ve hakkını aramaktan vazgeçsin isteniyor. Ama işçiler şunu bilsin ki gerçek sendikalar görevlerini yerine getirerek işçilerin yanında duruyorlar. İşçilerle beraber mücadele ediyor, direniyor ve onlara maddi-manevi destek oluyorlar. Kargo sektörü işçi sınıfının mücadelesi açısından çok önemli ve mutlaka örgütlenmesi gereken bir sektördür. Bizim bir sloganımız var; “Dün UPS, bugün DHL, yarın hiçbir kargo örgütsüz kalmayacak!” Sendikamız da bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Buradaki direnişçi işçiler de sendikamız da bu mücadeleyi asla bırakmayacaktır. Bu mücadeleyi, işten atılan işçilerin toplu sözleşmeyle içeri girmeleriyle taçlandıracağız.
İkinci İşçi: İster bir yıl olsun ister beş yıl olsun fark etmez. Biz direnişe başlarken süreyi düşünerek başlamadık. Hakkımızı alana kadar buradaki direnişimiz devam edecek. Bu süreç ancak işimize geri alınıp patron toplu sözleşme masasına oturursa, işçilerin talepleri kabul edilirse sonlanacaktır. Bu çadır ancak o zaman buradan kalkacak. Son olarak direnişteki işçilere, tüm mücadeleci işçilere selamlarımızı yolluyoruz. Kimse emeğini başkasına yedirmesin, herkes hakkını savunsun. Biz ancak bu şekilde bir şeylerin değişeceğine inanıyoruz. Umarız bir dahaki röportajımızı içeride, işimizin başındayken yaparız.