Türkiye ekonomisi büyük bir darboğaza girmiş bulunuyor. Uygulanan ekonomi politikaları ve dış siyasette yükseltilen gerilim bu sıkışmışlığı arttıran, içinden çıkılmaz hale getiren bir işlev görüyor. Liradaki değer kaybı ve dövizdeki sıçramalı yükselişler ciddi sonuçları da beraberinde getiriyor. Patronlar sınıfı ve onların siyasetçileri, kendilerini krizden kurtarmanın yollarını arıyorlar, önlemler alıyorlar. Ekonomi tıkırındayken ve şirketler yüksek büyüme oranları açıklarken kârlarına ortak etmedikleri işçileri krizin yükünü taşımaya zorluyorlar. Ekonomik krizin faturasını işçi sınıfına kesmeye çalışıyorlar. Dövizdeki sıçramalar işçi ve emekçilerin alım gücünü günden güne azaltırken, temel ihtiyaç maddelerine zam üstüne zam yapılırken ücretlere tek kuruş zam yapılmıyor. Bu da yetmezmiş gibi üretimde durgunluk gerekçesiyle Türkiye’nin çeşitli sanayi havzalarında işçiler toplu olarak işten atılıyor! Normal dönemlerde kölelik koşullarında çalıştırılan işçiler bugün adeta kıyımdan geçiriliyor. Patronlar, güvenli limanlarda fırtınanın dinmesini beklerken işçiler açlığa mahkûm ediliyor.
Önemli bir tekstil havzası olan Antep’teki pek çok tekstil fabrikasında toplu işçi kıyımları yaşandı. Şireci, Sanko, Festival Halı, İdeal Halı, Gürteks, Merinos’un da aralarında bulunduğu onlarca büyük ve orta ölçekli tekstil fabrikası toplamda binleri bulan sayıda işçi çıkardı. Bir kısmı Türkiye’nin en büyük 500-1000 firması arasında bulunan bu firmalar işçi kıyımının bahanesini dolardaki yükseliş olarak gösterdiler. İşçilerin sırtından kazandıklarıyla yıllardır büyüme rekorları kıran sermaye sahipleri, ekonomik kriz nedeniyle küçülmeye gittiklerini belirterek Kurban Bayramına günler kala işçileri kapı önüne koydu. İşten atmaların yanı sıra pek çok şirket, işçileri ücretsiz izne çıkarırken bayram sonrası işten atmaların katlanarak artacağı düşünülüyor.
İstanbul’da Ataköy-İkitelli Metro hattındaki bir şantiyede çalışan 700 inşaat işçisi de kriz gerekçe gösterilerek işten atıldı. Bayburt Group firmasına bağlı olarak çalışan işçilerin alacakları ise ödenmedi. Şantiyede bekleyişlerini sürdüren inşaat işçileri, işten atıldıkları gün kendilerine “bütün haklarımı aldım, tazminat davası açmayacağım” yazılı bir sözleşme imzalatmaya çalışıldığını ama imzalamadıklarını belirttiler. Öte yandan Soma’daki Kolin Grubu’na bağlı termik santral inşaatında çalışan işçiler de gruplar halinde işten çıkarılıyor. Çıkarılan işçilerin yerine daha ucuza göçmen işçi çalıştırılıyor. Mayıs ayından bu yana toplamda 1500 işçinin işinden olduğu şantiyede çalışan işçiler kaygılılar. Patronun maliyetleri düşürme politikasına kurban edildiklerini belirtiyorlar.
Patronlar, derinleşen ekonomik krizin faturasını işçilere çıkarmaya, acı ilacı işçiye yutturmaya çalışıyorlar. Karşılaştığımız manzara şimdilik buzdağının sadece görünen yüzüdür! İşçi ve emekçiler birlik olup tepkilerini ortaya koymazsa iğneden ipliğe tüm tüketim maddelerine fahiş zamlar, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, belediye hizmetlerinde kısacası tüm kamu harcamalarından kesintiler yapılacak! Çok daha fazla sayıda işçi işten atılacak, ailesiyle birlikte sefalete itilecek! Sermayenin krizden çıkış formülü budur ve işçiler bu formüle karşı krizin faturasını gerçek sahiplerine, yani patronlara ödetmek için mücadeleye girişmelidir.