
Merhaba arkadaşlar. Ben Çayırova’da yaşayan bir metal işçisiyim. Sizlere geçen aylarda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. 2 ay önce işsizdim. Her sabah kalkıp sanayi bölgelerinde iş arıyordum. Her gittiğim yer ya “eleman alımımız yok” ya da “biz sizi arayacağız” diyerek, beni geri gönderiyordu. Böyle iki hafta iş aramaya devam ettim. Ve iki hafta sonunda nihayet bir iş buldum. Çok mutlu oldum. Fakat işbaşı yaptığımda gördüm ki işyeri temiz değildi. Maaşı ancak karın tokluğuna yetiyordu. Bu durumdan nefret ediyordum ve bizi açlığa, yoksulluğa sürükleyen bu sistem batsın diye feryat ediyordum. Böylece çalışmaya devam ettim.
Maaş günü geldi. O anda çok ilginç bir şey oldu. Herkesin maaşı yatmıştı ama benim maaşım yatmamıştı. Çok ihtiyacım vardı oysaki… Hemen muhasebeye gittim bir yanlış vardır diye… Maaşımın yatmadığını söylediğimde muhasebecinin bana söylediği tek şey: “Sen Gebze’de hiç çalışmadın galiba… Burada çalışan işçilerin ilk ayı hep içerde kalır. Sen de maaşını bir sonraki ay çekebilirsin!” Tabii hem şaşırdım hem de çok sinirlendim. Muhasebeciye dönerek “bu ülkenin kanunları bir değil mi, yoksa Gebze başka bir cumhuriyet mi?” diye sordum. Soruma karşılık muhasebeci “işine gelirse… Kapı orada… Beni daha fazla meşgul etme yoksa jandarmayı arayacağım” dedi. Ben maaşımı almadan bu odadan çıkmayacağımı söyledim. Ve hemen jandarmayı aramasını söyledim. Hatta elindeki telefonu kaparak kendim arayacağımı söyledim. Bu durumda muhasebeci korkmaya başladı, sesini yumuşatarak “sen git sabah paranı yatıracağım” demeye başladı. Ben yine odadan çıkmadım. Güvenliği çağırarak ancak beni odadan çıkartabildiler. Bu kez ben fabrikanın önünde beklemeye başladım. Onlar ne yaptılarsa ben fabrikanın önünden ayrılmadım. Sonunda muhasebeci yeniden odaya çağırdı ve “tamam artık senin maaşını yatırdık” dedi.
Tüm bu olayları yaşadığımda aslında ben UİD-DER’li bir arkadaşımla hep telefonla irtibat halindeydim. Eğer böyle deneyimli bir arkadaşım olmasaydı belki de bir aylık maaşımı almaktan vazgeçer, “Allahlarından bulsunlar” der geçerdim. Pes etmeyerek, direnerek, mücadele ederek işlerin nasıl değiştiğini görmüş oldum. Benim yaşadığım olay sadece bir örnek. İşçiler nice haksızlıklara maruz kalıyor. Önemli olan haksızlıkların bilincinde olmak, bu kavgaları birlikte vermek ve örgütlenmektir.