Malumunuz son günlerde döviz kurlarında büyük dalgalanmalar oluyor. Bizim de fabrikamızda son günlerde hep dolar konuşuluyor.
Dolar bu kadar yükselmezden önce işyerinde bir arkadaşa doların yükseleceğini söylemiştim. O da bana “ya daha artmaz, dolar görebileceği son noktaya geldi” demişti. Neyse, o gün gece vardiyasından çıktık. Evlerimizde uyuduk uyandık ki neler olmuş neler… Amerikan Başkanı Trump bir “twit” atmış. Dolar 1,5 lira kadar artmış, 7 liraya dayanmış. Akşam gittim işe, direkt arkadaşı buldum. “Ya, hani artmazdı, ne oldu?” dedim. Neyse, o gece biraz duruldu. Birkaç gün sonra tekrar konuşuyoruz, yine gündem dolar. O arkadaş ısrarla doların daha da yükselmeyeceğini iddia etti. “Bak bu kadar kesin konuşma, yarın geliriz, yine artmış olur. Piyasalarda ne olup ne biteceği belli olmaz” dedim. “Yok yok bu sefer kesin, başkan nasıl verdi ayarı Amerika’ya? Resmen çocuğu gibi azarladı. İmkânı yok daha da artmaz dolar” dedi. Neyse, ertesi gün yine gittik işe, dolar yine artmış! Arkadaşın yanına yanaştım, “sen sus, sen ne zaman konuşsan dolar artıyor. Bir şey deme artık” diyerek sitem etti. Başka bir işçi arkadaşım “sen bu işi biliyorsun ha” diyerek şaşkınlığını ifade etti. Sonra içinde bulunduğumuz kriz, yeni zamların kapıda olduğu üzerine sohbet ettik.
Evet, bizim fabrikamızda “döviz piyasalarında” bunlar konuşuldu. Ve konuşulmaya da devam edilecek gibi gözüküyor. Doların artması demek iğneden ipliğe her şeye zam gelmesi ve yeni vergiler demek oluyor. Ekonomik kriz derinleşiyor. Patronlar ve onların kurtarıcısı hükümetler krizin bedelini biz işçilere ödetmek niyetinde. Biz işçilere düşen görevse birlik olup örgütlenerek krizin faturasının bize kesilmesine karşı çıkmaktır.