DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, 20 Eylülde ekonomik krize karşı emeğin haklarının korunması gündemiyle bir toplantı düzenledi. Toplantı, “Krize Karşı Emeğin Haklarını Savunacağız, Yüzde 1’in Yarattığı Krizin Faturası Yüzde 99’a Kesilemez!” başlığıyla İstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin “yok sayılarak” çare üretilemeyecek ağır bir ekonomik krize sürüklendiği belirtildi. Son 16 yılda yaşanan yıkımın her gün daha fazla görünür hale geldiği vurgulandı.
Toplantıda dış borcun 467 milyar dolara çıktığı ifade edildi ve sermayenin bu borçların “81 milyonun borcu olduğu”nu iddia etmesine tepki gösterildi. Hükümet tarafından açıklanan Yeni Ekonomik Programda yükselen işsizliğin ve durdurulamayan zamlarla yükselen enflasyonun çözümüne dair hiçbir somut yaklaşımın olmadığı dile getirildi. Emeğin temel sorunlarının ülkeyi yönetenlerin gündeminde olmadığı belirtildi. “Daha da önemlisi, İstanbul yeni havalimanı işçilerinden Cargill işçilerine temel haklarını isteyen işçilere yönelik kitlesel gözaltılar göstermektedir ki, krizin faturasını kimin ödeyeceğinin mücadelesinin verileceği bir süreçte, ülkeyi yönetenler işçi sınıfını ağır bir baskı altında susturmayı amaçlamaktadır” denildi. “Krizin faturasını işçi sınıfına kesmeye hazırlananlar bilmelidir ki, işçi sınıfı bu faturayı ödemeyi reddedecektir” vurgusu yapıldı.
DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu krize karşı önerilerini şu şekilde ortaya koydu:
Ücretler Derhal Artırılsın
Toplu İşten Çıkarmalar Yasaklansın
Vergi Adaleti Sağlansın
Kamusal Mal ve Hizmetlere Zam Yapılmamalıdır
Zam yağmuru altında tüm ücretler erimiş ve toplumun yüzde 99’unun alım gücü düşmüştür. Krizde hiçbir sorumluluğu olmayan toplumun yüzde 99’u yoksullaşmaktadır. Tüm ücretler yılsonu beklenmeden derhal artırılarak, yüzde 20’leri aşacak enflasyondan kaynaklanan kayıplar telafi edilmelidir. Asgari ücret yılsonu beklenmeden derhal yeniden belirlenmelidir.
Toplu iş sözleşmeleri protokoller yoluyla ücretler açısından revize edilmelidir. Kamuda kadroya alındığı iddia edilen ancak yüzde 4+4 gibi enflasyon karşısında yok olan bir zam ile yoksulluğa mahkûm edilen taşeron işçilerin ücretleri derhal iyileştirilmeli, bu işçilerin işyerlerinde halen çalışan eski kamu işçileriyle aynı statüde, aynı haklarla ve ücretlerle çalışmaları sağlanmalıdır.
Emekli aylık ve gelirlerine de enflasyondan kaynaklanan kayıp kadar zam yapılmalı, asgari ücretin altında emekli aylığı ayıbına derhal bir son verilmelidir.
İşçi sınıfının sorumlu olmadığı krizin sonuçlarından korunması için toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Şirketlerin krizi fırsata çevirerek işçi çıkarmalarına izin verilmemelidir. Kamu istihdamı artırılarak işsizlikle mücadele edilmelidir.
İşsizlik fonunun amaç dışı biçimde teşvik adı altında sermaye çıkarına kullanılmasına son verilmeli, işsizlerin bu fondan faydalanmasının koşulları kolaylaştırılmalı, işsizlik ödeneğinin süresi uzatılmalıdır.
Ücret Garanti Fonundan yaralanma koşulları genişletilmeli, haftalık çalışma sürelerinin önemli ölçüde düşmesi durumunda işçilere sözleşmeleri sona erdirilmeksizin kısa çalışma ödeneği verilmesine olanak sağlanmalıdır.
Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahiptir. Vergilerin dörtte üçü ücretliler ve tüketiciler tarafından ödenmektedir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, asıl olarak kâr ve faiz gelirlerinin, servetin vergilendirilmesine dayalı bir sistem kurulmalıdır.
Asgari ücret net olarak ödenmeli, asgari ücretten hiçbir suretle vergi kesilmemelidir. En düşük gelirlilerden alınan yüzde 15 vergi, yüzde 10’a düşürülmelidir.
Emekçilerin üzerinde büyük bir yük olan dolaylı vergiler düşürülmelidir. Öncelikle halkın yoğun olarak tükettiği temel tüketim mallarında KDV kaldırılmalıdır.
Krize karşı çalışanların korunması için fiyatları kamu tarafından belirlenen ve geniş kesimlerce tüketilen hizmetlerin fiyatlarına zam yapılmamalıdır. Kamu ulaşım bedellerine ve hanelerde tüketilen elektrik, su ve doğalgazın fiyatı artırılmamalıdır. Dahası asgari düzeyde bir tüketim ölçüsünde bu bedeller kaldırılmalı ve toplumun yüzde 99’u bu kriz karşısında korunmalıdır.
Kamunun doğrudan veya dolaylı olarak taraf olduğu tüm sözleşmelerdeki dövize endeksli fiyatlar TL’ye çevrilerek, gerçekçi olmayan önkoşullar ve miktar garantileri iptal edilerek, şirketlerin halkın ödediği vergilerle finanse edilen haksız kazançlarının önüne geçilmelidir.
“Krize karşı bu ekonomik tedbirlerin olmazsa olmaz tamamlayıcısı ADALET VE DEMOKRASİ’dir” denilen açıklamada, DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulunun atacağı adımlara da yer verildi. Krize karşı emeğin haklarını savunmak için, krizden çıkış için önerilerini anlatan yaygın bir bilgilendirme çalışması yapılacağı, somut önerilerin TBMM’deki muhalefet partilerine sunulacağı, diğer emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere, demokratik kitle örgütlerinden yerel derneklere ve siyasi partilerden kadın örgütlerine kadar, mümkün olan en geniş birliktelik ile, işyeri işyeri, havza havza, il il, ortak bir bilgilendirme ve mücadele süreci örgütlenmesi için girişimler başlatılacağı, işçi direnişleri ile dayanışma içinde olunacağı belirtildi. Emekten ve demokrasiden yana tüm güçler bu mücadele sürecini beraber örgütlemeye çağrıldı.