
Biz işçilerin geçim derdi hiç bitmez. Ay sonunu getirme hesapları strese sokar insanı. Ekonomik krizle birlikte bu hesaplar iyice şaştı, serzenişler kat be kat arttı. Birileri istediği kadar kriz yok desin, işçiler en küçüğünden en büyüğüne bütün ihtiyaç maddelerinde hissediyorlar krizi.
Malum pek çok işçi ailesi yaz bitiminde kışa hazırlık yapar yiyecek masraflarını kısmak için. Pazarlardan alınan domates, biber, fasulye konserve kavanozlarına girer ya da buzluklara atılır. Her sene Ağustos sonu, Eylül başında ziyaret ettiğimiz işçi ailelerinde illa ki bu hazırlıklara denk gelirdik. Ama bu sefer öyle olmadı. Gittiğimiz her evde yaptığımız kriz sohbetlerinin değişmez konusu başta domates olmak üzere yazlık sebzelerin fahiş fiyatlarıydı. Kimisi daha önce aldığının ancak yarısını alabilmiş, kimisi ise hepten vazgeçmişti kış hazırlığından.
Yeni doğum yapmış bir arkadaşımızı ziyarete gittik geçenlerde. Anne sütü yeterli gelmediği için mama takviyesi yapmak zorunda kaldıklarını anlattı. Birkaç hafta önce 25 lira olan mama fiyatı en son gittiklerinde 60 liraya çıkmış. Hele bebek bezi fiyatları almış başını gitmiş. Daha önce bebeklerinin gelmesini heyecanla beklerken şimdi “çocuk sahibi olmakla kötü mü ettik?” diye düşünmeye başlamışlar! Annesiyle birlikte yaşayan bir başka arkadaşım sahip oldukları tek şey olan evlerini iki yıl önce kentsel dönüşüm kapsamında müteahhide vermişti. İki yıldır bitmeyen inşaat, malzeme fiyatlarının artması gerekçesiyle durdurulmuş. Müteahhit son ayın kirasını ödemiş ama bundan sonrasının bir garantisi yok. Bu koşullarda zaten ucu ucuna geçinebiliyorken bir de ev kirası ödemek zorunda kalırlarsa ne yapacaklarını düşünüyor kara kara.
Bu örnekler saymakla bitmez. Üstelik bunlar deyim yerindeyse henüz ilk dalgada yaşananlar. Krizin biz işçilere çıkarılan faturası giderek ağırlaşıyor. Şimdilerde daha çok duymaya başladığımız işçi çıkarmalarla, ücretlerin ödenmemesi gibi saldırılarla daha fazla işçi karşı karşıya gelecek. İşte o zaman daha çok hissedeceğiz krizin kavurucu ateşini. Gerçek şu ki dostlar, işçi sınıfının tek seçeneği mücadeledir. Bir araya gelip krizin faturasını ödememek için mücadele etmezsek bu fatura tüm ağırlığıyla bizim sırtımıza kalacak!