
Herkes tutturmuş kriz var diye! Ne krizi kardeşim, yok öyle bir şey! Koskoca devletin cumhurbaşkanı, bakanları yalan mı söylüyorlar? Olsaydı kriz, çıkar söylerlerdi. Ne dediler; bunların hepsi manipülasyon, bizim büyümemizi istemeyen dolar lobisi, dış mihrakların ülkemize karşı açmış olduğu ekonomik savaş… Bir de bunun psikolojik olduğunu söylediler.
İşçiler de sürekli kriz var mı yok mu tartışıyorlar. Yok kardeşim, kriz yok! Neymiş efendim markete, pazara gidemiyorlarmış. Niye gidemiyorsun anlamıyorum! Birileri gitmene engel mi oluyor? Demokratik bir ülkede kim engel olabilir senin pazara, markete gitmene! Elektrikten doğalgaza, sebzeden gıdaya, kuru bakliyattan temizlik malzemelerine, iğneden ipliğe kadar her şeye zam gelmiş güya! Olur mu öyle şey! Bunların hepsi psikolojik, bir de doların yükselmesiyle fırsatçılar çıktı. Bu fırsatçılar yüzünden, stokçular yüzünden fiyatlar yükseldi. Bu fırsatçılar en kısa zamanda tespit edilip gereken ceza uygulanacak demedi mi hükümet yetkilileri!
Bir de bu günlerde krizin sorumlusu biz değiliz, faturasını neden biz ödeyelim diyorlar! Biz işçiler çalışsın diye kocaman fabrikalar kuranlar, işletmeler açanlar bizler işsiz kalmayalım diye gidip elin yabancısından dolarla borç aldı diye onları bu zor koşullarda yalnız mı bırakacağız? Devletimiz sahip çıkmayacak mı? Patronlar zorda kaldığı için konkordato ilan ettiler, bankalara İşsizlik Fonundan para aktarıldı. Diyorlar ki, milyonlarca işçiden yapılan kesintilerle oluşturulan fon niye patronlara peşkeş çekiliyor? Biz işsiz kalmayalım, daha fazla çalışalım, patronlarımızı krizden kurtaralım, fabrikalarımız kapanmasın diye. Bunda niye art niyet aranıyor ki? Sadece biz işçileri düşündükleri için yapıyorlar!
İşyerlerinde patronlar tasarruf yapmaya başlamış. Niye ücretsiz izine çıkarıyormuş, niye işçi atıyormuş! Koskoca TOBB yetkilisi; “şirketlerin borcu, 81 milyon Türkiye vatandaşının borcu haline geldi” dedi. 450 milyar dolarlık kredi borcuna girip, milyonlarca işçi çalıştırıp onların ve ailelerinin karnını doyuran patronlar şimdi de biz işçilerden fedakârlık yapmamızı, bu borcu ödememizi istiyorlar. Ne var canım bunda? Biraz dişimizi sıkarsak bu borcu da öderiz kısa zamanda!
Sakın ola ki patronların kârını sorgulamayın! Tabi ki patronlar kârlarından fedakârlık yapmayacaklar. “İtibardan tasarruf olmaz!” demediler mi siyasetçilerimiz? Onların yaşam koşullarında bir değişiklik olmayacak. Sofralarından, zevklerinden hiçbir şey eksilmeyecek. Hatta bazıları daha zengin olacak. İşsiz kaldım diye üzülmene gerek yok. Her gün biraz daha borç batağına düştüğünde “borç yiğidin kamçısıdır” sözünü hatırlaman yeterli! Aldığımız ücretle ayın sonunu getiremediğimizi patronlar ve siyasi iktidar bilmiyor mu? Tabi ki biliyorlar! Onun için bizi hep uyarıyorlar! “Manipülasyonlara inanmayın, dış mihrakların oyununa gelmeyin, bu kriz bizim krizimiz değil” demediler mi?
Bakan ne dedi? En kötü günler geride kaldı, dedi. Üç-beş hafta ücretsiz izin verdiler diye ya da işten çıkardılar diye patronlara, siyasetçilere sitem edilir mi? Edilmez! İşler tıkırında giderken kârını bizimle paylaşmadı patron, şimdi onun zararını niye biz paylaşalım deme! Kredi borcu alırken bize mi sordu, bu borç bizim borcumuz değil, krizi biz yaratmadık, faturasını niye biz ödüyoruz diye düşünme, hatta diğer işçi arkadaşlarına da bunu anlatıp birlik olmaya çalışma!
Cumhurbaşkanının dediği gibi; “Bu da geçer ya hu!” Herkes bizim köprülerimizi, havaalanlarımızı, yollarımızı kıskanıyor, ekonomimizin şaha kalkmasını kıskanıyorlar! Her şeyimiz milli olunca önümüzü kesmek için kriz yaratıyorlar! İyi de milli olmayan bir kriz bizim krizimiz olamaz! O nedenle işçi-emekçi kardeşim sen bunlara, dış güçlerin oyununa gelip kriz var deme! Maazallah diğer işçiler-emekçiler inanırlar, patronlara karşı gelirler! İşten atmalara, ücretsiz izne çıkarılmalara, ücretlerin ödenmemesi gibi durumlara karşı birlik olurlar! Sakın her yerde konuşma, yerin kulağı vardır. İşçilerin, emekçilerin hatta onların ailelerinin kulağına gider!