Hindistan’da metal işçileri grevde
Hindistan’ın Chennai eyaletine bağlı, çoğunluğu otomotiv fabrikalarından oluşan Oragadam sanayi bölgesinde 3 farklı fabrikadan 4 bine yakın işçi grevde. İşçiler çalışma koşullarının iyileştirilmesini, ücretlerinin arttırılmasını ve sendikalarının tanınmasını talep ediyorlar.
Bu üç fabrikadan biri olan ve motor üretimi yapılan Yamaha fabrikası işçileri sendikalı olmak için mücadele ediyorlar. İşçilerin sendikalı çalışmasını istemeyen patron, mücadelenin başını çeken 2 işçiyi işten çıkardı. Buna karşılık yaklaşık 700 işçi, atılan arkadaşlarının işe geri alınması için mücadele ediyor. Üretimi durduran işçiler, işverenin kanunlara uymadığını, maaşlarının olması gerektiğinden çok daha düşük olduğunu belirtiyorlar. İşçilerin en büyük sorunlarından biri de, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve sürekli yaşanan iş kazaları. Bu sorunlar karşısında sendikalaşma çalışmalarına başlayan işçiler, işverenin işten atma saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Sendikal çalışmalara öncülük eden iki işçinin işten atıldığı 20 Eylülden bu yana fabrika önünde oturma eylemi yapan işçiler, 2 Ekimde polis saldırısına uğradı ve gözaltına alındı. Ancak işçiler baskılara boyun eğmediler. 7 Ekimde aileleriyle birlikte yüzlerce kişilik insan zinciri oluşturarak bir protesto gösterisi düzenlediler. İşçiler atılan arkadaşlarına sahip çıkacaklarını, onlar işe alınana ve patronlar sendikalarını kabul edene kadar mücadelelerine devam edeceklerini dile getiriyorlar.
Aynı bölgede bulunan ve motosiklet üretilen Royal Enfield fabrikasının işçileri de 24 Eylülden beri grevdeler. Nisan ayında sendikalaşan işçiler sendikalarının tanınmasını sağlamak ve haklarını almak için yönetimle görüşmelere başladı. Ancak görüşmelerden işçilerin lehine bir sonuç çıkmadı. Buna karşılık 120 işçi sebep gösterilmeden işten çıkarıldı. Bu haksızlığa sessiz kalmayan yaklaşık 3 bin işçi greve çıktı. Royal Enfield işçileri de Yamaha işçileri gibi polis saldırısına maruz kaldı. Mücadeleci işçiler talepleri karşılanıncaya kadar greve devam edeceklerini haykırıyorlar.
Hyundai otomobil şirketinin tedarikçisi Myoung Shin otomotiv fabrikasında çalışan yaklaşık 140 işçi ise zam talebiyle greve çıktı. İki yıldan fazla bir süredir maaşlarına zam alamayan işçiler bu duruma daha fazla sessiz kalmadılar ve zam taleplerini dile getirdiler. Şirket yönetimi ve işçi temsilcileri çeşitli görüşmeler gerçekleştirdiler ancak şirket işçilerin zam talebini kabul etmeye yanaşmadı. Bunun üzerine işçiler greve çıktılar. Grev 20 günden fazla bir süredir devam ediyor. İşçiler sanayi bölgesindeki diğer grevci işçilerle de dayanışmalarını sürdürüyorlar.
Finlandiya’da işten atmaları kolaylaştıran yasaya karşı grev
Kuzey Avrupa ülkesi olan Finlandiya’da hükümet küçük işletmelerde işten çıkarmaları kolaylaştıracak yasal düzenleme yapmak istiyor. Tasarıya göre 20 işçiden az işçi çalıştıran işyerlerinde işten çıkarmaların önündeki engeller ortadan kaldırılıyor. Tasarının geri çekilmesi gerektiğini söyleyen sendikalar, 24 saatlik grev çağrısında bulundu. Farklı sektörlerde çalışan 20 binden fazla işçi, 3 Ekimde bir grev gerçekleştirdi. Ulaşım, sağlık, eğitim sektörlerindeki işçilerin yanı sıra, çoğunluğu 20 kişiden az işçinin çalıştığı işletmelerde çalışan market işçileri de greve destek verdiler. Gerçekleştirdikleri grevle Finlandiya’da hayatı durduran işçiler, işten atmaları kolaylaştıran bu tasarının yasalaşmasına izin vermeyeceklerini ve mücadeleye devam edeceklerini dile getirdiler.
Amerika’da otel işçileri grevde
Dünyanın en büyük otel zincirlerinden biri olan Marriott Otel işçileri greve çıktı. Amerika’nın 7 farklı şehrinden yaklaşık sekiz bin işçi, daha iyi çalışma koşulları ve daha yüksek ücret için mücadele ediyorlar. Geçen yıl bir önceki yıldan %25 daha fazla kâr açıklayan otel zinciri buna rağmen işçilerin ücretlerine zam yapmak istemiyor. Ücret artışının yanı sıra işçiler daha güvenli çalışma ortamı ve işlerini kolaylaştıracak teknolojik aletlerin temin edilmesini de talep ediyorlar. İşçilerin örgütlü olduğu Unite Here sendikası, bu sektördeki işçilerin büyük çoğunluğunun toplu sözleşme hakkına sahip olmadığını ve bu yüzden de bu grevin sektördeki diğer işçiler için de çok önemli olduğunu vurguluyor. 8 Ekimde Hawaii, Boston, San Francisco, San Diego, Oakland, San Jose ve Detroit şehirlerinde yirmiden fazla otelde başlayan grevin başka şehirlerdeki otellere de yayılması için çağrılar yapılıyor. Sendika grevin süresiz olduğunu ve işçilerin talepleri kabul edilinceye kadar grevin yayılarak süreceğini vurguladı.
Kolombiya’da eğitimin özelleştirilmesine karşı grev
Kolombiya’da pek çok kamu üniversitesi, eğitimde sistematik bütçe kesintileri ve mevcut kaynakların özel kurumlara aktarılması nedeniyle ekonomik sorunlar yaşıyor. Üniversite öğrencileri ve akademisyenler bu sorunların çözülmesi ve hükümetin eğitime daha fazla bütçe ayırması için 11 Ekimde greve gitti. Grevin ilk gününde tüm ülkede büyük yürüyüşler düzenlenirken, başkent Bogota’da gerçekleştirilen protesto yürüyüşüne yüz binlerce kişi katıldı. 32 farklı üniversiteden öğrencilerin, akademisyenlerin, farklı sektörlerden işçilerin, çeşitli sendikaların bir araya geldiği yürüyüşte “Eğitimin özelleştirilmesine izin veren nesil olmayacağız” yazılı pankart taşındı. Yürüyüş kent merkezindeki tarihi Bolivar Meydanında son buldu. Öğrenciler Ivan Duque hükümetinin önerdiği yeni bütçenin eğitimden çok savaşa pay ayırmasını kınadılar. Hükümetten, eğitime daha fazla bütçe ayrılmasını, öğrencilerin kredi borçlarının silinmesini, bilimsel ve sanatsal faaliyetlere bütçeden pay ayrılmasını ve eğitimin daha fazla özelleştirilmesinin önünü açan yasaların kaldırılmasını talep ettiler.
Zimbabwe’de sendikacı ve işçiler tutuklandı
zimbabwe.png [4]
Zimbabwe Sendikaları Kongresi (ZCTU), hükümetin işçilere uyguladığı kemer sıkma politikalarına, tüketim maddelerinde vergilerin aşırı artışına karşı bir gösteri örgütledi. Fakat hükümet kolera salgınını gerekçe göstererek gösterilere izin vermedi. Bunun üzerine işçiler kararlı olduklarını ve yasaklara rağmen sokağa çıkacaklarını duyurdular. 11 Ekimde ulusal çapta düzenlenecek olan gösteriler öncesinde ZCTU’dan sendikacılar ve çok sayıda işçi polis tarafından dövülerek tutuklandı. Hükümet, işçi düşmanı politikalarını “acı verici ve gerekli” diyerek savunuyor. İşçiler ise raflarda ilaç bulamadıklarını, temel gıda maddelerine bile erişmekte zorluk yaşadıklarını belirtiyorlar. Bütün ülkelerde olduğu gibi Zimbabwe’de de egemenler baskı ve zor yoluyla krizin bedelini işçilere ödetmeye çalışıyorlar. Hükümetin tüm baskılarına karşın işçiler krizin bedelini ödemeyeceklerini haykırıyorlar.