Yaklaşık 450 işçinin bulunduğu bir metal fabrikasında çalışıyorum. Tıpkı Marport Liman, ASSİSTT Çağrı Merkezi ve diğer işyerlerinde olduğu gibi benim çalıştığım fabrikada da rapor almak işten atılma sebebi haline geldi. Hastalandığımızda da öyle kolay kolay izin alamıyoruz. “Zaten yatıyorsunuz, tam üretim hızlanıyor siz gelip izin istiyorsunuz. Bugünü mü buldunuz hastalanacak” diyor şeflerimiz. Nedense bizim her izin isteğimiz üretimin hızlandığı zamana denk geliyor ve bu yüzden bize izin verilmiyor. Özellikle Pazartesi ve Cuma günleri hiçbir şekilde izin verilmiyor. Şeflerimiz bu sefer de “3 gün tatil yapacaksınız değil mi, izin falan yok size, hastaneye de gideceğiniz yok zaten” diyerek Pazartesi ve Cuma günleri hasta olunamayacağını söylüyorlar. Yani onların keyfine göre ve üretimin elverdiği zamanlarda hasta olabiliriz ancak. Onun haricinde her ne koşulda olursa olsun işe gitmek zorundayız. İşçilerin çoğu, rapor aldığı için işten atılanlardan haberdar olduğundan, işten atılma korkusuyla hastaneye bile gidemiyor, gitse bile rapor alamıyor. Hatta raporlu olduğu halde işe gelenler bile var.
Diyelim ki, hastalandık ve “şans” eseri şefimiz de hastaneye gitmemiz için izin verdi. İşte o zaman da bize, “sakın rapor almayın, izin kâğıdı yazalım yeter” deniyor. Bunun sebebi de, üç güne kadar rapor alırsak o günlerin karşılığını işverenin ödeyecek olması. Bu yüzden “rapor almayın izin kâğıdı yazalım ve gelmediğiniz günün parasını da maaşınızdan keselim” diyorlar. Yani hastalanıp hastaneye gittiğimiz için maaşımızdan para kesilecek. “Zaten aldığımız üç kuruş para, bir de hastaneye gidersek elimizde bir şey kalmaz, işimizden de oluruz” diyerek çoğu kişi gitmiyor hastaneye.
Bu kadar önemli bir hakkımızı dahi kullanamıyoruz. Rapor almak, hakkımızı istemek ve daha birçok şey, keyfi bir biçimde işten atılmamıza yetiyor. Patronların bizlere karşı bu davranışları, tüm bu saldırılara sessiz kalışımızdandır. Bizler sesimizi çıkarmazsak, birlik olmazsak, örgütlenmezsek bu tür keyfi uygulamalar ve ağır çalışma koşulları daha da fazlasıyla bizlere dayatılacaktır. Buna karşı çalıştığımız işyerlerinde işçi arkadaşlarımıza sistemin teşhirini yapmalı ve onları örgütlü mücadeleye katmalıyız. Çünkü işçi sınıfı ya örgütlüdür ve her şeydir ya da örgütsüzdür ve hiçbir şey.