
Patronların medyası adı üstünde patronların ağzı, sahibinin sesi olarak iş görür. Bu patron medyası zürafayı fare kadar küçük, biti fil kadar büyük göstererek toplumun ezilen milyonlarını kandırmaya çalışır. Elbette yersen! Ne yazık ki ezilen örgütsüz milyonları kandırır bu sahtekâr sırtlan sürüsü. Bir anlığına gözümüzü kırpsak, gözümüzdeki sürmeyi çekip alırlar da ruhumuz bile duymaz! Hem de öyle bir beyinlerine girerler ki, koca kalabalıklar bir anda kendi fikirleriymiş gibi ayaklı gazeteye dönüverirler. Öyle bir kandırılırlar ki, hakları için grevdeki bir işçiyi dinlese bile, “yok, yok öyle değil. Senin bilmediğin şeyler var” derler. İşte bunlardan birine birkaç gün evvel tanık oldum.
İZBAN işçilerinin grevinin 20. gününde grevci işçilerden biriyle Alsancak’tan Çankaya’ya birlikte yürüdük. Çankaya’da otobüs durağındayız. Durak ana-baba günü. Her gelen otobüs ağzına kadar dolu olduğu için durağa yanaşmadan geçiyor. Herkes yanındakiyle otobüslerin dolu gelmesi hakkında konuşuyor. Kalabalık arasında dolanarak dinliyoruz, grevci İZBAN işçisiyle.
Başındaki üç tel saçı rüzgârda uçuşan, avurtları çökük, dişleri saçlarından seyrek yaşlı bir amca hafif peltekçe ama sendikalı çalışmış, grev deneyimi yaşamış biri olarak anlatıyor: “Ben ESHOT’tan şoför emeklisiyim. İZBAN işçileri grevde. İZBAN çalışsaydı herkes rahatça binerdi otobüse. ESHOT ve İZULAŞ şoförleri İZBAN işçileri için tek bir gün destek grevi yapsa… Görün bakalım o gün İZBAN işçilerinin bütün istediklerini kabul ederler. Aziz Kocaoğlu düşmüş ortalığa İZBAN işçisini karalıyor.”
Elli yaşlarında olan başındaki külahı kulaklarına kadar indirmiş bir başkası ise, “ay dayı sen iğtiyarsan (yaşlısın) sen boş gonuşorsan. Senin ğavarın (haberin) olmuyan şeyler var. Ğavar (haber) dinnemersen mi? İZBAN’da çalışannar beş bin gayme mayış (maaş) aler. Bir de grev deyif trenneri çalışdırmılar (çalıştırmıyorlar). Grev gavur icadıdı. Grev neyiymiş? Adı da netör bedi eye (nasıl çirkindir).” Eski ESHOT şoförü “kaç yaşına gelmişsin. Ama grevin ne demek olduğunu öğrenmemişsin. Yuh be!” diye tepki gösterdi. Ardahanlı “eye iğtiyar, daha Türce (Türkçe) gonuşmayı bilmersen. Sen ne bilersen? Netör sefiyhen (safsın). Men beş bin gayme mayış alsam, talğa (takla) ataram” diyor, dinleyenlere ders vermiş bir öğretmen edasıyla! Ben de “ay kişi gede (çocuk) 2 bin yüz gayme aylığ aldığının kâğıdını oğudun. Daha niye inanmersen? Peki, sen gaç gayme aylığ alersen? Beş bin gayme almak istemesen mi?” diye soruyorum. “Keşge vereler beş bin gayme. Heç vereler mi?” diyor beş bin gaymeyi görür gibi! İşçi Dayanışması bültenini gösteriyorum etrafımdakilere. Az evvel konuşan dikkatle bakıyor elimdeki İşçi Dayanışması’na. “Sen haralısan (nerelisin)?” diye soruyor. “Garslıydım (Karslı) dünyalı oldum” diyorum. “Booy dünyalı netör (nasıl) olorsan?” diye soruyor. Ben de “işte bu gazeteyi okumaya başladığında dünyalı olorsan!” diyorum.
Grevci işçi “ben İZBAN işçisiyim. Siz televizyonlardan duyduğunuzu söylüyorsunuz. Hepsi yalan. Ben on senedir İZBAN’da çalışıyorum. Hepiniz gelin bordroma bakın. Aha elimde. Okuyun kendi gözünüzle görün. Elime geçen maaşım 2 bin yüz lira. Sen de okudun amca. Beş bin, on bin maaş alanlar İZBAN müdürleri” diyerek bordrosunu okutuyor etraftaki herkese. Az önce konuşan Ardahanlı amca grevci işçiye bu kez de “mağa bağ. Sen kâğıt gösderersen. Yoğ 2 bin yüz mayış alerem deyersen. Senin bilmediğin şeyler var. Men bilerem İZBAN’da çalışanın hamısı (hepsi) beş bin gayme aler” diyor. Yani Nuh deyip gerisini getirmiyor! İZBAN işçisi “hepinizi bize destek vermeye ve Alsancak Garına davet ediyorum. Gelin bütün işçilerden dinleyin” diyerek dayanışma beklediklerini duyuruyor.
Durakta otobüs bekleyen insanların çok büyük bölümü davranışlarıyla İZBAN işçisine ve emekli ESHOT şoförüne destek vermiş oldular. İşçiler sendikalarda ve UİD-DER gibi işçi örgütlerinde örgütlü olmalılar. Patronların gazetelerini değil, İşçi Dayanışması gibi gazeteleri okumalılar. Patronların televizyonlarını değil, Dayanışma TV gibi işçi sınıfının kendi sesini izlemeliler. Patronların yalanlarını örgütlü işçiler yutmazlar!